Müebbet beyhude monologlar
"Kuşlar çığlık atarak kara gökyüzünde uçuşuyor... İnsanlar sessiz, beklemek kanıma acı veriyor..." Meşa Selimoviç
Ne kadar da güne dair bu söz, öyle değil mi ? Müslüman din kardeşlerimiz, mazlum kere mazlum Filistin adına... Bir zamanlar Bosna adına...
Bir zamanlar toprakları elinden alınıp vahşi ilan edilenler, sömürülüp etinden kemiğinden yararlanılıp incitilen nice insanlar / insanlık adına diyorum ve bakıyorum Sadık Yalsızuçanlar yazmış mukaddimesini Derviş ve Ölüm ' ün de 'Her dem yeniden doğarız bizden kim usanası? ' Yunus ' tan bu dizelere durup kalıyorum biraz biraz...
Yok oluşlar evrilir ya yeni var oluşlara... Hem...
Mazlumun öç alacağı günü bekliyorum naçar...Yangın yeri az kalır tasvire, bizim Ortadoğu ; şair olsa mahşer mi mahşer derdi sanırım...
Oysa bendeniz ne desem boş ' lar makamındayım... Beyhude mi monologlar ? Evet beyhude mi beyhude hem de müebbeden...
Öyleyse damdaki kedi değil evdeki kedilerim Yumak ve Mişa ' yı alıyorum karşıma ve anlatıyorum:
-Durun , tepişmeden dinleyin beni , şöyle oturun bakayım, sonra anlattığım yerden soracağım ama ! Bu ihtar karşısında Mişa daha bir dikiyor kulaklarını... Yumak, sıranın üzerine uzanan, sabaha kadar telefona bakmış öğrenci misali mahmur...
Yılmaz Erdoğan ' ın bir yazardan mülhem dizisinde kullandığı........
© Hür Haber
visit website