Atasözü mü? Deyim mi?
İster atasözü ister deyim olsun…
Esas mesele meramını anlatmak…
Ama benim favorim, atasözleri…
Çünkü atasözleri kısa öz ve net… Zaman süzgecinden geçmiş, damıtılmış; doğruluğu test edilerek doğrulanmış ve en nihayetinde de günümüze kadar ulaşmış…
Mesela “Şaşkın ördek suya kıçın kıçın dalarmış… Eşek şaşırınca da kar yermiş…” diye anlatılan şaşkınlık gerçeğini kırmadan dökmeden nazikçe başka nasıl anlatılabilir ki…
Şimdi konuya bodoslama dalarsak, atasözlerindeki benzetmelerin birer teşbih olduğunu -bilirler de- bilmezden gelip alınganlık yaparlar mı diye düşündüm bir an ama… Söylemeden de bile bile de lades demek olmaz…
Şehit cenazeleri sonrası ortaya çıkan toplumsal tepkiler sonrasında birçok gerçek gün yüzüne çıkmaya başlayınca ve halk eski numaraları yemediği için iyice paniklediler…
Dağdaki teröristlerin sırtını sıvazlayıp, ovadaki ve şehirdekilerin oyları için kanlı ellerini sıkıp sonrada şehit cenazelerinde arzı endam etmek bardağı taşıran son damlalar oldu…
Şehit cenazelerinde protesto edildiler… Çelenkleri parçalandı…
Al takke ver külah ve suni gündemler ile günü kurtarıp idare etmeye alışanlardan kimisi ağız dolusu küfürler savurdu, kimisi de şehidin babasına “Kimsin lan kimsin… Şehit babası olunca her istediğini söyleme hakkın mı var?” diye racon kesmeye kalktı…
Yeşilçam yapımı filmlere şapka çıkartacak kumpas senaryoları tutmayan, kurguladıkları her türlü........