Atatürk’ü Zırh Yaparak Nefret Üreten Bir Siyasetçi, Akademisyen ve Doktor

İfade özgürlüğü, demokratik bir hukuk düzeninin vazgeçilmez unsurlarından biridir. Ancak bu özgürlük; ayrımcılığı, ırkçılığı ve toplumsal nefreti meşrulaştıran bir zırh olarak kullanılamaz. Böylesi bir ifadenin demokratik hukuk düzeninde korunması mümkün değildir. Aksine bu ifadenin yargılanması demokratik hukuk devleti anlayışının gereğidir.

Son günlerde Kafkas Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nde görev yapan Prof. Dr. Tülay Diken Allahverdi’ye ait olduğu belirtilen WhatsApp paylaşımları, ifade hürriyeti ve akademik özerklik sınırlarını açıkça aşıldığını gösteren bir örnektir.

Söz konusu isim yalnızca bir tıp profesörü değildir; aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisi üyesi ve geçmiş seçim süreçlerinde CHP’den adaylığı bulunan bir siyasi figürdür.

Bu nedenle mesele, özel bir sohbetten sızmış birkaç “sert söz” olarak geçiştirilemez. Ortada; akademik, siyasi ve etik sorumlulukların aynı anda ihlal edildiği, daha da önemlisi belirli bir Kemalist yorumun arkasına saklanarak üretilen açık bir nefret dili vardır.

Bu tablo, aynı zamanda Cumhuriyet Halk Partisi ve Kemalist geleneğin bugün geldiği noktanın da bir sınavıdır. Türkiye’de demokratikleşme ve normalleşme tartışmaları yapılırken, CHP’nin içinden çıkan bu tür örnekler; sorunun nerede düğümlendiğini, hangi zihniyetin hâlâ aşılmadığını bütün açıklığıyla göstermektedir.

Kolektif Suçlama, Açık Nefret Söylemi

Paylaşımlara bakıldığında; Kürt yurttaşların tamamını kapsayan aşağılayıcı genellemeler, akıl ve liyakat sorgulamaları, kamu görevlerinden dışlanmalarını açıkça savunan ifadeler ve hatta coğrafi ayrıştırma çağrıları içeren bir perspektif dikkat çekmektedir.

Bu noktada artık ortada bir........

© Hür Fikirler