menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye Artık Kısa Vadeli Değil, Yüzyıllık Düşünmeli

12 0
19.11.2025

Türkiye’nin ekonomisi son kırk yılda defalarca dalgalandı; kriz dönemleriyle yükseliş dönemleri birbirini kovaladı. Ne zaman hızlanmaya başladık, bir başka savrulma gerçekleşti. Bu döngü aslında Türkiye’nin temel sorununun bir özetidir: Biz büyüyoruz, ama sürdürülebilir büyüme üretemiyoruz. Bugün artık Türkiye için temel mesele, “nasıl büyürüz?” sorusu değil; “Nasıl istikrarlı, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir refah inşa ederiz?” sorusudur. Bunun için atılması gereken adımlar açıktır; mesele bu adımları siyasî cesaret, kurumsal kalite ve toplumsal bilinçle hayata geçirebilmektir. Sürdürülebilir refahın ilk şartı güçlü hukuk düzenidir.
Bir ülkenin hukuk sistemi ne kadar öngörülebilir ve bağımsızsa, uzun vadeli sermaye akışı da o kadar güçlü olur. Türkiye’nin yatırımcıya söylemesi gereken ilk cümle şudur:

“Bu ülkeye güvenebilirsiniz; kural dün nasılsa yarın da öyle olacak.”

Kısa vadeli düzenlemeler, anlık vergi değişiklikleri veya belirsiz idarî süreçler yatırımın en büyük düşmanıdır. Hukuk devleti güçlenmeden büyüme hızlanmaz, hızlansa da kalıcı olmaz. Yine bugün dünya ekonomisinin motoru, insan sermayesidir. Ne petrol ne altın ne de doğalgaz… Bir ülkenin kaderini belirleyen tek kaynak, insanının niteliğidir. Türkiye’nin sürdürülebilir refah için ihtiyacı olan şey, ezberci, sınav odaklı eğitim değil; üreten, tasarlayan, analiz eden, yorumlayan bir nesildir. Bu yüzden kodlama ve algoritma eğitimi ilkokula inmeli, meslekî eğitim, özel sektörle entegre edilerek yeniden tasarlanmalı; üniversiteler araştırma kapasitesine göre fonlanmalı ve gençler, küresel teknoloji yarışına dâhil olacak şekilde........

© Hür Fikirler