menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir Kucak Dolusu Tolstoy Torunları

8 6
12.11.2025

Tolstoy’un Anna Karenina romanı şu cümleyle başlar: “Mutlu aileler birbirine benzerler, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.” Yazar gerçek yaşamında bu sözünü ettiği iki aile grubundan hangisine daha yakın bir hayat yaşamıştır acaba? Atadan kalma Yasnaya Polyana çiftliğinde hayatı nasıldı? Yazarın yaşamına dair anlatılan kitaplardan okuduğumuza göre, pek de sakin huzurlu bir hayat yaşadığı söylenemez. Tolstoy’un romanları aile hayatının izlerini de taşır. Tolstoy’un romanlarını okurken fark etmiştim, 19. yüzyıl Rus edebiyatında aşk, evlilik, aile, kadın-erkek ilişkilerine epey bir kafa yoran yazar bana göre Tolstoy’dur. Mesela Savaş ve Barış romanındaki Nataşa kıskandığı, olmak istediği bir kadındır, “Sanki bir melek” der, onun için romanın bir yerinde. Diriliş romanındaki Katyuşa Maslova acıdığı, “Anna Karenina” ise cezalandırmak istediği kadındır. Kroçer Sonat’ı yazmadan önce ise bu meseleyle epey bir ilgilendiği anlaşılıyor. Tolstoy’un yaşam hikâyesinden anlaşıldığına göre evlilik yaşamı epey bir sıkıntılı geçmiştir. Belli ki eşi Sofya gündelik yaşamda bunaltmıştır ihtiyar Tolstoy’u. Romanın bir yerinde adeta isyan eder, “İnsanlık tarihinde çok korkunç savaşlar olmuş olabilir, ama bu savaşların hiçbiri yatak odasında cereyan eden kadın ile erkeğin savaşından daha dehşet verici olmamıştır” der. Kadınlar hakkında ulaştığı sonuçlardan biri ise, ona göre eğer kadınlar daha da çekilmezlerse evi terk etmek çarelerden biri olabilir. Son günlerinde bunalıp evi terk etmiş olması bu görüşünü ispatlar gibidir. Tolstoy’u evinden eden şey ne Çar rejiminin baskısı ne yoksulluk ne de dünya işleriydi. Karısı Sofya’nın yüzündenmiş. 13 çocuklu Tolstoy çiftinden geriye bir kucak dolusu ikinci kuşak torun kaldı. Hep merak etmişimdir, peki o torunlar şimdi ne yapıyor?

İşte o torunlardan........

© Hür Fikirler