menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

KİŞİYE SIKI SIKIYA BAĞLI BİR HAK: İSİM DEĞİŞİKLİĞİ DAVALARI

8 10
21.09.2025

Kişinin varlığı ve kimliğinin belirlenmesindeki en önemli unsurlardan olan isim; kişiye sıkı sıkıya bağlı, vazgeçilemez ve devredilemez bir haktır. Bu hakkın bir gereği olarak TMK’nun 27. Maddesi ile isim ve soy isim değişikliğine imkan tanınmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesine göre kamu düzenini bozmadığı müddetçe kişilere isim değişikliği imkanının tanınması hususunda devletin pozitif yükümlülüğü bulunduğunun altını çizmektedir.

Anayasa Mahkemesinin 2015/2944 Başvuru Numaralı Kararı; “Kimliğin belirlenmesinde en önemli unsurlarından olan ismin vazgeçilemezlik, devredilemezlik ve kişiye sıkı surette bağlı olma niteliklerinin kişinin mevcut statüsünü etkilemesi muhakkak olduğundan kişinin isminin korunması ve kamu düzenini bozmadığı müddetçe değiştirilmesine imkân tanıması yönünde devletin pozitif yükümlülüklerinin bulunduğu değerlendirilmektedir. Söz konusu pozitif yükümlülükler, somut olayın özellikleri gözönünde bulundurularak idari ve yargısal karar vericiler tarafından kişilerin bu yöndeki makul taleplerinin karşılanmasını veya taleplerin reddi durumunda buna ilişkin ilgili ve yeterli gerekçeler sunulmasını gerektirir.” [1]

1)İsim Değişikliği Davalarında Temel Kriter : Haklı Neden

TMK md. 27’ye göre; “Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hâkimden istenebilir. ” O halde kişinin ismini değiştirebilmesinde aranan temel kriter haklı sebebe dayanmasıdır. Yerleşik içtihada dayanılarak bu haklı sebepler;

· Gülünç bir isim olması

· Kişinin sosyal hayatta başka bir isimle tanınıyor olması

· Ailesinde kötü şöhrete sahip kişilerin bulunması

· Dini sebepler

· İsmin bilinen bir suçlu yahut kötü şöhrete sahip kişilerle aynı olması

· Telaffuz zorluğu ve sair sebepler sayılabilir. Ancak somut olaya özgü değerlendirme yapılarak hüküm kurulması gerekmektedir.

TMK ile haklı bir sebebin varlığı halinde kişilere ad ve soyad değişikliğini talep hakkı tanınmıştır. Yukarıda açıklandığı üzere; Anayasa Mahkemesine göre de; kişiye sıkı sıkıya bağlı bu hakkın kamu düzenini bozmadığı müddetçe değiştirilmesi imkanı tanınmalıdır. Burada önemle belirtmek gerekir ki; isim değişikliğinde haklı sebepler gözetilirken kişinin hak ve çıkarları ile kamu düzeni arasındaki hassas denge korunmalıdır. Yine Anayasa Mahkemesi isim hakkını özel hayatın gizliliğini düzenleyen Anayasanın 20. Maddesi kapsamında değerlendirmektedir.

Anlaşılacağı üzere; haklı bir sebebin varlığı halinde herkes kimliğinin en önemli parçalarından olan ismini değiştirme hakkına sahiptir. Bu yazımızda özellikle çocuklarda ad ve soyad değişikliği talepleri ile trans bireylerin isim değişikliği talepleri üzerinde durulmuştur.

2) Çocuklarda İsim Değişikliği

a) Taraf Teşkili: Yukarıda açıklandığı üzere; TMK 27 gereği haklı nedeni olan herkes adının ve soyadının değiştirilmesini talep edebilir. Ancak çocuklar için bu talep velayet sahibi kişilerce gerçekleştirilmektedir. Peki anne ya da babanın tek başına çocuğun isminin değiştirilmesini talep edebilir mi?

TMK’nun 339. Maddesinin son fıkrasına göre; “Çocuğun adını ana ve babası koyar.” O halde çocuğun adının değiştirilmesini anne ve baba birlikte talep etmelidir. Bu mümkün değilse de anne ya da babadan birinin başvurusu üzerine diğeri de davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalıdır.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin; 2019/6290 E, 2019/11048 K sayılı kararına göre; “Somut olaya gelince; adı değiştirilmek istenilen küçüğün anne ve babasının boşandıkları, küçüğün velayetinin davacı anneye verildiği, annenin de tek başına eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır. Taraflar boşanmış ve velayet davacı anneye verilmiş olsa da; bu durum eldeki davada dava dışı olan küçüğün babasının gerçekte onun babası olması durumu değiştirmez. Kaldı ki, velayet şartlarında daha sonradan oluşabilecek değişiklik nedeniyle velayetin babaya verilmesi de ihtimal dahilindedir. Yukarıda da belirtildiği üzere çocuğun adını anne ve baba birlikte belirlediklerinden değiştirilmesi talebini de yasal şartların oluşması halinde mahkemeden birlikte istemeleri gerekir. Anne ve babanın bu taleplerini birlikte yapmamaları veya değişiklik üzerinde anlaşamamaları halinde birinin başvurusu üzerine değerinin davada taraf olarak katılımı sağlanmalıdır. Taraf teşkiline ilişkin bu husus dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin olmakla davanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkat edilmesi gereken bir olgudur” [2]

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin; 2017/2944 E, 2017/12283 K; TMKnun 339/5. maddesine göre, çocuğun adını ana ve babası koyar. Dolayısı ile çocuğun adının değiştirilmesi baba ...r'in de hukukunu ilgilendireceğinden, adı geçenin davaya dahil edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan, işin esasına girilip deliller toplanıp oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi yerine, eksik tarafla davanın esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir.” [3]

b) Haklı Neden Kavramı : TMK’nun 27. Maddesine göre isim değişikliği haklı nedene dayanılarak talep edilmelidir. Ancak çocuklar için haklı neden kavramı daha dar yorumlanmaktadır. Çocuğun yaşı itibariyle iradesini tam anlamıyla dile getirememesi, velayet hakkının diğer ebeveyne geçmesi durumunda yine isim değişikliği talebiyle karşı karşıya kalınma durumlarının önüne geçilmesi ve çocuğun menfaatinin korunması açısından uygulamada çocuğun isim değişikliği taleplerinde haklı neden kavramı dar yorumlanmaktadır. İşbu sebeple; çocuğun adının değişmesinde haklı neden kavramı somut olaya göre değerlendirilmelidir. Bu hususta birtakım Yargıtay kararları aşağıda verilmiştir;

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin; 2019/4689 E, 2019/8434 K; “Türk Medeni Kanununun öngördüğü "haklı neden" bu kapsam içinde değerlendirildiğinde hakimin bu konudaki takdiri ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad veya soyadının toplum değerlerine ve kanunun buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına veya çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunun tespiti gerekir. Ancak çocuk adına yasal temsilcisi tarafından açılan davalar ile ergin kişiler tarafından açılan haklı nedene dayalı adın değiştirilmeleri davalarında adı değiştirilecek olanın yaşı itibari ile iradesini belirtme durumunun söz konusu olmaması ve velayet hakkının değişmesi halinde bu defa çocuğun velayet hakkına sahip veli tarafından yeniden adın değiştirilmesinin istenebileceği, bu durumda çocuğun sosyal statüsü, zihinsel gelişiminin de olumsuz etkileneceği gibi kendine özgü durumlar sebebi ile haklı neden kavramı ergin kişilerin açtıkları adın değiştirilmesi davalarına göre daha dar yorumlanmalı ve çok istisnai durumlarda çocuğun adının değiştirilmesine karar verilmelidir. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda değerlendirildiğinde, boşanmaya sebep olan olaylarda davalının babası İlhan'ın etkisi olmasının çocuğun adının değiştirilmesi için haklı neden oluşturmayacağı, dinlenen taraf tanık beyanlarına göre ise davacı ve çevresinde çocuğun adının "..." olarak; davalı ve çevresi tarafından ise "İlhan" olarak kullanıldığı, özel bir neden olmadığı müddetçe takdiri delil niteliğinde olan tanık beyanlarına bir taraf lehine üstünlük tanınamayacağından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabul kararı verilmesi doğru görülmemiştir.”[4]

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin; 2017/8112 E, 2018/11602 K; “ TMK.nun 339. maddesi son fıkrasına göre çocuğun adını ana ve babası birlikte koyar. Davacının iddiasına göre, çocuğun adı baba........

© Hukuki Haber