İDARİ DAVALAR İLE CEZA DAVALARINDA MENŞE BELGELERİNİN DOĞRULUĞUNUN İSPATI |
Hukukta ispat, çekişmeli bir husus hakkındaki iddiaların doğru/yanlış olduğunu delillerle ortaya koyma faaliyetidir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre, ispatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir ve ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Yine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na göre (kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça) taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.
Dolayısıyla, özel hukuk yargılamasında ispat faaliyetinin taraflara getirilmiş bir yükümlülük olduğu; hakimin kendiliğinden, re’sen araştırmada bulunmayacağı, tarafların sunduğu deliller ile sınırlı olduğu, bu delillerin ötesine geçemeyeceği anlaşılmaktadır.
Kamu hukukunda ise re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Ceza yargılamasında delil toplama görevi soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcılarına ait olsa da, Ceza Muhakemeleri Kanununda kovuşturma aşamasında mahkemeye de re’sen bilirkişiye başvurma, keşif, re’sen tanık çağırma gibi yetkiler vermiştir.
İdari yargıda ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununa göre, Danıştay, bölge idare mahkemeleri ile idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapar.
İspata ilişkin genel hususlar gümrük dış ticaret işlemleri ile ilgili menşe belgeleri konulu davalar açısından da önem arz eder. Gümrük ve dış ticaret hukukunda menşe bir eşyanın “ekonomik milliyeti” anlamına gelmektedir. Menşe, ilgili eşyaya uygulanacak ticaret önlemleri ve vergiler açısından oldukça önem arz etmektedir.
İdari yargıda, mahkemeler, idareden detaylı araştırmaya-incelemeye dayalı, somut, açık, net deliller beklemektedir. Aksi halde eksik inceleme nedeniyle idare aleyhine kararlar vermektedirler.
Örneğin, Danıştay 7. Dairesi, 2022/1217 E. , 2024/4587 K. 11/11/2024 T. sayılı kararında “…söz konusu vergiye tabi olduğu belirtilen eşyanın iddia edildiği gibi dampinge karşı vergi alınmasını gerektiren bir ülkeden ithal edildiğine dair idarenin herhangi bir tespitinin olmadığı anlaşıldığından…” hükmü ile idareden somut bilgi/belgeye dayalı tam bir araştırma yapmasını beklemiştir.
Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu, E: 2023/1501 K: 2024/1131 T. 04/12/2024 sayılı kararında, idarenin sadece karşı ülke gümrük idaresinin beyanı ile yetinmemesi, yükümlü şirket nezdinde de araştırma yapması gerektiğinden bahisle tahakkuk ettirilen ek vergi ile para cezasını hukuka uygun bulmamıştır. Yine aynı kararda Danıştay, uyuşmazlık konusu eşyanın Çin Halk Cumhuriyeti menşeli olduğuna ilişkin idarece yapılmış somut bir tespit aramıştır.
Danıştay 7. Dairesi, E: 2022/1062, K: 2024/4711, T. 18/11/2024 sayılı kararında, Eşyanın ABD menşeli olduğuna dair idare tarafından herhangi bir araştırma yapılmadığı, somut bilgi/belge sunulamadığı, süresinde menşe belgesi ibraz edilmemesinin ithale konu eşyanın başka bir ülke menşeli olduğunu ispata yeterli kabul edilemeyeceği gerekçeleriyle idare aleyhinde hüküm vermiştir.
Benzer şekilde, Danıştay 7. Daire Başkanlığı 2024/1157 E., 2025/1070 K., T.10/03/2025 sayılı kararında, çekişme konusu eşyanın menşeine dair idareden, ithalatçı firma nezdinde sorgulama, yurtdışında araştırma yapmasını, eşyanın İran menşeli olmadığının somut bir şekilde ortaya konulması gerektiğini ifade etmiştir.
Bir meslektaşımız tarafından paylaşılan bir kararda