BOŞANMA DAVALARINDA TARAFLARDAN BİRİNİN DİĞERİNİ AFFETMESİ

“Af” sözlük anlamıyla kişiliğe bağlı bazı haklardan vazgeçilmesi anlamına gelen bir irade açıklamasıdır ve maddi olguların gerçekleşmesinden çıkarılır[1].

Medeni Hukuk anlamında af, boşanma davası açılmasına neden olan hadiseler nedeniyle eşlerden birinin diğerini bağışlaması, davadan feragat etmesi anlamlarına gelebilir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bir kararında affı, bir suçu bir kusuru veya bir hatayı bağışlama olarak tanımlanmış olup[2] , af ceza hukukunda yer verildiği gibi özel hukuk bakımından da kanunlarımızda düzenleme yeri bulan esasen bir haktan vazgeçmeyi içeren bir his açıklaması veya bir davranış şekli olarak açıklanmıştır.

Kanun koyucu affı genel olarak düzenlememiş, bazı özel boşanma sebeplerinde dava hakkının düşmesi bakımından affa yer vermiştir.

Bu bakımdan Türk Medeni Kanunun “Zina” başlıklı 161.maddesinin 3. fıkrasında ve “Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış” başlıklı 162. maddesinin 3.fıkrasında “Affeden tarafın dava hakkı yoktur.” denilmektedir.

Kanunun lafzından yalnızca yukarıda zikredilen özel boşanma sebepleri için geçerliymiş gibi görünse de evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle açılan boşanma davalarında da “af” pekala gündeme gelebilir.

Af, bir irade beyanıdır, açık veya örtülü olabilir[3]. Yazılı ya da sözlü yapılabilir, bir şekle tabi değildir. Fakat mutlaka affeden eşin serbest iradesinin ürünü olmalı, aldatma veya korkutma yoluyla elde edilmemiş olmalıdır[4]. Bu beyanı........

© Hukuki Haber