ARAZİ TOPLULAŞTIRMASININ İPTALİ SEBEPLERİ, İTİRAZ VE DAVA (YARGI KARARLARIYLA) |
Arazi toplulaştırması; tarım arazilerinin miras, satış ve benzeri nedenlerle parçalanması sonucu ortaya çıkan verimsizliği gidermek, tarımsal işletme bütünlüğünü yeniden kurmak ve üretimi sürdürülebilir kılmak amacıyla uygulanan kamusal nitelikli bir düzenleme aracıdır. Bu yönüyle toplulaştırma, yalnızca parsellerin geometrik olarak birleştirilmesini değil; tarımsal üretimin ekonomik, çevresel ve işlevsel koşullarının birlikte ele alınmasını hedefler.
Nitekim Arazi Toplulaştırması ve Tarla İçi Geliştirme Hizmetleri Uygulama Yönetmeliği’nin 1. maddesinde, Yönetmeliğin amacı; tarımsal arazilerin toplulaştırılması ile tarla içi geliştirme hizmetlerine ilişkin usul ve esasların belirlenmesi olarak açıkça düzenlenmiştir. Bu çerçevede toplulaştırma, teknik olduğu kadar hukukî sonuçlar doğuran bütüncül bir idari süreçtir.
Arazi toplulaştırması, isteğe bağlı veya re’sen yürütülebilir. İsteğe bağlı toplulaştırmada, proje alanındaki arazi maliklerinin hem sayı hem de yüzölçümü bakımından çoğunluğunun yazılı muvafakati aranır. Re’sen toplulaştırmada ise malik iradesi aranmaksızın, sulama projeleri, altyapı yatırımları, tarımsal verimliliğin artırılması ve bölgesel planlama gerekleri çerçevesinde kamu yararı esas alınır. Ancak her iki durumda da toplulaştırmanın hukuken başlatılabilmesi için zorunlu ortak eşik, Cumhurbaşkanı Kararıdır. Yönetmelik’in 5/7. maddesi uyarınca, bu kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasıyla birlikte toplulaştırma işlemi kamu yararı kararı niteliği kazanır.
Arazi toplulaştırmasında asli ve merkezi yetkili idare Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ)’dir. Yönetmelik’in 5. maddesi uyarınca DSİ; toplulaştırma projelerinin planlanması, teknik standartların belirlenmesi, uygulamanın yürütülmesi ile teknik gözetim ve denetim görevlerini üstlenir. Bununla birlikte 5/2, 5/3 ve 5/4. maddeler kapsamında; belediyeler, il özel idareleri, köy tüzel kişilikleri ve kooperatifler, DSİ’nin uygun görüşü ve teknik gözetimi altında “proje idaresi” sıfatıyla özel arazi toplulaştırması yapabilmektedir. Ancak aynı maddede sorumluluk rejimi açıkça ayrılmış; DSİ, kural olarak yalnızca bizzat yürüttüğü işlemlerden sorumlu olmakla birlikte, teknik onay ve gözetim yetkisi kapsamında sorumluluğunun doğup doğmadığı her somut olayda ayrıca değerlendirilmelidir.
Toplulaştırma, teknik içeriği bakımından yalnızca parsel birleştirmeden ibaret değildir. Tarla içi geliştirme hizmetleri kapsamında; tarla içi yol ve ulaşım sistemleri, sulama ve drenaj tesisleri, toprak ıslahı ve tesviye çalışmaları, arazi temizliği ile gerekli hâllerde yerleşim planlaması birlikte ele alınır. Amaç; arazilerin daha düşük maliyetle işletilebildiği, daha yüksek verim sağladığı ve daha az uyuşmazlık üreten bir düzene kavuşturulmasıdır.
Bu nedenle arazi toplulaştırmasının amacına ulaşabilmesi; derecelendirme, denklik, katılım payı, mülakat ile askı ve itiraz aşamalarının, mevzuata uygun, ölçülü ve denetlenebilir biçimde yürütülmesine bağlıdır. Bu ilkelerden sapılması hâlinde toplulaştırma, mülkiyeti işlevselleştiren bir kamu aracı olmaktan çıkarak hak kayıplarına yol açan bir idarî müdahaleye dönüşür.
ARAZİ TOPLULAŞTIRMASININ İPTALİ SEBEPLERİ
Toplulaştırma Sonucunda Maliklerin Üçüncü Kişilerle Hissedar Yapılması
Arazi toplulaştırması, verimli kullanım ve işletme bütünlüğünü sağlama amacına hizmet eden bir idari işlemdir. Bu amaçla bağdaşmayacak şekilde, malik iradesi ve mevcut hisse durumu gözetilmeden maliklerin üçüncü kişilerle hissedar hâle getirilmesi, mülkiyet ilişkisini karmaşıklaştırarak yeni uyuşmazlıklara yol açar ve toplulaştırmanın temel ilkelerine aykırılık oluşturur.
Nitekim Danıştay 4. Dairesi, 25.03.2025 tarihli ve E. 2023/10825, K. 2025/1977 sayılı kararında; toplulaştırma işlemi sırasında davacılara ait parselin üçüncü bir kişiyle hissedar yapılmasını hukuka aykırı bulmuş ve “toplulaştırma işlemi yapılırken davacıların parselinin 3. şahısla hissedar yapılmasının uygun olmadığı” gerekçesiyle işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varmıştır.
Sabit Tesis, Ağaç ve Yapı Unsurlarının Korunmaması İddiasının Araştırılmaması
Arazi toplulaştırması sürecinde, parsel üzerinde bulunan meyve ağaçları ve yapı gibi sabit tesislerin korunup korunmadığına ilişkin iddialar, somut tespit ve belgelere dayalı olarak incelenmek zorundadır. Bu unsurlar hakkında herhangi bir araştırma yapılmadan ve sabit tesis tutanağı düzenlenmeden hüküm kurulması, toplulaştırma işleminin denetlenmesini imkânsız hâle getirir.
Nitekim Danıştay 4. Dairesi, 03.03.2025 tarihli ve E. 2023/10703, K. 2025/1284 sayılı kararında; “meyve ağaçları ile evin tapu dışında bırakıldığı iddiasının bilirkişi raporunda karşılanmadığını” ve “dosyada sabit tesis tutanağının bulunmadığını” belirterek, eksik incelemeye dayalı değerlendirme ile verilen kararın hukuka uygun olmadığı sonucuna varmıştır.
Sabit Tesis Kavramının Dar Yorumlanması ve Teknik........© Hukuki Haber