SERİ MUHAKEME USULÜ (CMK MADDE 250)

I. SERİ MUHAKEME USULÜ

A. Seri Muhakeme Usulü Nedir?

Seri muhakeme usulü, 24/10/2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 23. maddesi ile kabul edilen, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. maddesinde düzenleme alanı bulan ve şüphelinin daha az bir yaptırım beklentisiyle bu usulün uygulanmasını kabul etmesiyle başlayan bir usuldür.

B. Seri Muhakeme Usulünün Kapsamı ve Yasal Düzenlemeye İlişkin Gerekçe

1. Seri Muhakeme Usulünün Kapsamı ve Uygulama Alanına Giren Suçlar

Seri muhakeme usulü, yasada katalog suç şeklinde düzenlenen suçlarda uygulanmakta olup; sayılan suçlar dışında kalan suçlarda uygulanmamaktadır. Yasal düzenleme, ancak tahdidi (sınırlı sayıda) olarak sayılan suçlar bakımından uygulanmaktadır. Söz konusu usulün, mevcut düzenlemeye aykırı şekilde yorum yoluyla ya da kıyasen başkaca suçlarda uygulanması ise, mümkün olamamaktadır. Bu kapsamda seri muhakeme usulü, soruşturma evresi sonunda yasada belirtilen suçlarla ilgili olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde uygulanmaktadır.

Yasal düzenlemede de yer aldığı üzere, soruşturma evresi sonunda; Türk Ceza Kanununda yer alan, hakkı olmayan yere tecavüz (madde 154, ikinci ve üçüncü fıkra), genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması (madde 170), trafik güvenliğini tehlikeye sokma (madde 179, ikinci ve üçüncü fıkra), gürültüye neden olma (madde 183), parada sahtecilik (madde 197, ikinci ve üçüncü fıkra), mühür bozma (madde 203), resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan (madde 206), kumar oynanması için yer ve imkan sağlama (madde 228, birinci fıkra), başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması (madde 268) suçları ile 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun 13 üncü maddesinin birinci, üçüncü ve beşinci fıkraları ile 15 inci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen suçlar, 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 93 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen suç, 13/12/1968 tarihli ve 1072 sayılı Rulet, Tilt, Langırt ve Benzeri Oyun Alet ve Makinaları Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde belirtilen suç, 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun ek 2 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde belirtilen suç ile ilgili olarak kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde, seri muhakeme usulü uygulanmaktadır.

2. Teklifin Gerekçesi

7188 sayılı yasanın madde gerekçesinde; maddeyle, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun mülga 250. maddesinin yeniden düzenlenmekte olduğu ve seri muhakeme usulünün sisteme dahil edilmesinin öngörüldüğü belirtilmektedir.

Gerekçenin devamında, seri muhakeme usulünün, şüphelinin daha az bir yaptırım beklentisiyle bu usulün uygulanmasını kabul etmesi üzerine başladığı; bu usulün, bir tarafta şüpheli diğer tarafta savcılık ile hüküm ve denetim makamı olarak mahkemenin bulunduğu bir süreci ifade etmekte olduğu ve Kıta Avrupası hukuk sistemi içinde Fransa, İtalya, Almanya ve Romanya gibi ülkelerde modellenen bu yeni usulün, şüphelinin usulün uygulanmasını kabul etmesine hukukî sonuç bağlamakta olduğu, belirli bir önem derecesinin altındaki suçlarda muhakeme sürecinin formalitelerden arındırılmasını ve kısaltılmasını, işlenen suçlara kısa süre içinde etkili ve orantılı bir karşılık verilerek bozulan kamu düzeninin yeniden sağlanmasını amaçladığı ve kanunda öngörülen hapis cezasının alt ve üst sınırları yüksek olmayan suçlarla ilgili yapılan yargılamaların sonucunda, olayın özelliklerine göre alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayinini haklı gösteren nedenler bulunmadıkça, alt sınırdan ceza tayinine gidilmekte olduğu ve kurulan hükümlerin, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hapis cezasının ertelenmesi veya seçenek yaptırımlara çevrilmesi kapsamında kaldığı belirtilmektedir.

Yine gerekçede, suç şüphesi altında bulunan kişilerin, soruşturma sürecinde susma, herhangi bir açıklamada bulunmama hakkına sahip olduğu gibi sorumluluğu kabul hakkına da sahip bulunduğuna; ikinci seçeneğin söz konusu olduğu her durumda, suçun niteliği ve cezasının ağırlığına veya geleneksel muhakeme yollarının kullanılmasında hukukî ve sosyal bir yarar bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, bütün ceza davalarının mahkemeye taşınmasının adil ve hakkaniyetli olmadığının açık olduğuna; ağır iş yükü altında bulunan ceza adalet sistemlerinin bu tür vahamet arz etmeyen basit suçlarda muhakeme sürecini basitleştirecek adımlar atmasının Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tavsiye kararlarına da konu olmuşluğuna değinilmekle; 1960'lı ve 1970'li yıllardaki köklü değişikliklerle "maslahata uygunluk" ilkesinden daha geniş bir biçimde istifade edilmeye başlanan Alman Hukuku’nda, günümüzde Alman Ceza Usul Kanunu’nun 257c maddesinde yer alan şekliyle "mahkeme ve muhakeme süjeleri arasında anlaşma" adı altında, sanığın suçu kabul etmesi durumunda uygulanan bir muhakeme usulünün bulunduğu ve Kıta Avrupası hukuk sisteminde yer alan İtalya ve Fransa'da da bu kurumun bulunmakta olduğu, söz konusu kurumun, "suçluluğun ön kabulü üzerine duruşma" ismiyle Ceza Usul Kanunu’nun 495-7 ilâ 495-16 maddeleri arasında yer aldığı Fransa'da, soruşturma konusu eylemi gerçekleştirdiğini ve usulün uygulanmasını kabul eden şüphelinin çoğunlukla aynı gün içinde mahkemeye sevk edildiği ve geleneksel bir yargılama yapılması durumunda alması muhtemel asgari cezaya oranla daha düşük bir yaptırımla karşılaşmakta olduğu ve söz konusu usulün, Fransa'da, beş yıla kadar hapis cezası gerektiren suçlar bakımından uygulanabildiği hususları yer almaktadır.

Bu kapsamda gerekçe dikkate alınmakla; maddeyle, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun mülga 250. maddesinin yeniden düzenlenerek, benzer bir muhakeme usulüne ceza adalet sistemimizde de yer verilmesinin öngörüldüğü ve maddenin birinci fıkrasında seri muhakeme usulüne başvurulabilecek suçların katalog şeklinde belirlendiği, soruşturma evresi sonunda bu suçlarla ilgili olarak Cumhuriyet savcısı tarafından kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmediği takdirde seri muhakeme usulünün uygulanacağı ve öncelikle, Cumhuriyet savcısı veya Cumhuriyet savcısının talimatı üzerine kolluk görevlileri tarafından şüpheliye seri muhakeme usulü hakkında bilgi verileceği ve bu şekilde şüphelinin usul hakkında aydınlatılmasının sağlanacağı, bunun üzerine Cumhuriyet savcısı tarafından müdafii huzurunda şüpheliye usulün uygulanmasının teklif edileceği ve şüphelinin bu usulün uygulanmasını kabul etmesi halinde, usulün uygulanabileceği ve teklif sırasında müdafiinin hazır bulunmasının, bu usulün uygulanabilmesi için olması gereken zorunlu koşullardan olduğu belirtilmiştir.

Yine madde gerekçesi incelendiğinde; seri muhakeme usulünde uygulanacak yaptırımın Cumhuriyet savcısı tarafından belirleneceği, Cumhuriyet savcısının, Türk Ceza Kanunu’nun 61 inci maddesinin -diğer fıkralarını dikkate almaksızın- sadece birinci fıkrasına göre suçun kanuni tanımında öngörülen alt ve üst sınırlar arasında bir yaptırım belirleyebileceği ve belirleyeceği bu yaptırımdan yarı oranında indirim yaparak sonuç cezayı belirleyeceği görülmektedir. Bunun dışında faile bir ceza önerisinde bulunulması mümkün olmayıp, bu yaptırımlar üzerinden başkaca bir indirim veya artırım yapılması da söz konusu olmayacaktır. Koşullarının bulunması halinde şüpheli hakkında belirlenen yaptırımın, seçenek yaptırımlara çevrilmesi veya ertelenmesi ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi mümkün olabilecektir. Bu yetki de yine Cumhuriyet savcısı tarafından........

© Hukuki Haber