Devlet Kavramı ve Devlet Erkleri :
Devlet; Latince kökeni status olan kelimeden türetilmiş bir kavram olup; sınırları belirli toprak parçası üzerinde/içerisinde yer alan ve belirli bir ulusu olan, meşru güç kullanma yetkisine sahip insan topluluğu olarak karşımıza çıkmaktadır. Devlet erkleri; yasama, yürütme ve yargı olmak üzere üçe ayrılmaktadır. 1982 Anayasası'nın 7. maddesinde yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin olduğu ve bu yetkinin devredilemediği; 8. maddesinde yürütme yetkisinin ve görevinin, Cumhurbaşkanı tarafından anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceği; 9. maddesinde ise yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılacağı belirtilmiştir. Bu kapsamda egemenlik kayıtsız şartsız milletin olup; Türk Milleti, egemenliğini, anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanmaktadır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamamakta ve hiçbir kimse veya organ, kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamamaktadır. Görüldüğü üzere, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılan yargı yetkisi, kaynağını doğrudan anayasadan almaktadır.
Yargı ve Yargının Savunma Kanadında Yer Alan Avukat :
Yargı; hukuki uyuşmazlıkların karara bağlandığı ve davaların görüldüğü mahkemeler sistemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Başka bir ifadeyle, yargı, somut hukuki uyuşmazlıklarda yahut hak ihlallerinin meydana geldiği durumlarda, bağımsız ve tarafsız mahkemelerce yapılan yargılamalarda, mevcut hukuki uyuşmazlıklara ve somut hukuki olaylara, genel ve soyut hukuki normların uygulanması faaliyetidir. Hukuk sistemimizde yargının sacayağı, iddia, savunma ve hüküm (karar) şeklindedir. Bu kapsamda iddia, savunma ve hüküm faaliyetleri; yargısal süreçler ve yargılamanın çeşitli aşamalarında aktif ve etkin rol oynayan faaliyetler bütünüdür. İddia makamını savcılar, hüküm kanadını hakimler ve savunma makamını avukatlar temsil etmektedir. Latince advocatus kelimesi, Türkçe’de avukat olarak karşımıza çıkmaktadır.
Avukat; kişilerin birbirleri ya da devlet ile aralarındaki hukuki uyuşmazlıkların çözümünde gerçek ve/veya tüzel kişilerin haklarını savunan; kişileri, mahkemeler önünde, kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili yerlerde temsil eden, hukuki bilgisine başvurulan ve kişileri, yargı önünde temsil yetkisine sahip kimselere denilmekle; yargısal temsil faaliyetlerini üstlenen kişilere verilen mesleki ünvandır. Avukat; hukuk fakültesi mezunu, avukatlık stajını tamamlamış ve avukatlık mesleğini serbest veya bir kuruma bağlı olarak icra eden kişidir. Avukatlık mesleği, serbest meslek faaliyeti şeklinde yapılabildiği gibi bağlı avukat şeklinde de ifa edilebilmektedir. Yine doğrudan, kamu kurum ve kuruluşlarında, kurum avukatı/kurum vekili olarak da faaliyet sergilenmesi söz konusu olabilmektedir.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 1. maddesinde, avukatlığın kamu hizmeti ve serbest bir meslek olduğu; avukatın, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil ettiği belirtilmiştir. Yasada, avukatlığın amacının, hukuki münasebetlerin düzenlenmesini, her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları, hakemler, resmi ve özel kişi, kurul ve kurumlar nezdinde sağlamak olduğu; avukatın bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini, adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis ettiği belirtilmiştir. Türkiye Barolar Birliği Avukatlık Kanunu Yönetmeliği’nin 14. maddesinde, yalnız avukatların yapabileceği işler düzenlenmiştir. Bu kapsamda dava açmaya yeteneği olan herkesin kendi davasına ait evrakı düzenleyebileceği, davasını bizzat açabileceği ve işini takip edebileceği; kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem ve yargı........