Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başkomutanlığında, 26-30 Ağustos 1922 tarihlerinde, toplamda beş gün beş gece devam eden Büyük Taarruz sonucu; Türk askerleri, büyük bir zafere ulaşmıştır. Afyon Kocatepe’de başlayan Başkomutanlık Meydan Muharebesi, Kütahya’ya bağlı Dumlupınar yakınlarında kazanılmış ve düşman askerleri, çember içerisine alınarak takip edilmiştir.
1922 senesinde, ülkemiz topraklarının tarihi temelleri atılmıştır. Zira 30 Ağustos Zaferinin ardından Yunanlılar; İzmir, Dikili ve Mudanya'ya doğru kaçmışlardır. Bunun üzerine Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından, Yunan ordusunun takibi için Türk ordusuna, 1 Eylül 1922 tarihinde, “Ordular ilk hedefiniz, Akdeniz'dir. İleri!” emri verilmiş ve devamında takip harekâtı başlamıştır.
1 Eylül’de Uşak; 2 Eylül’de Eskişehir; 3 Eylül’de Eşme, Selendi, Dursun Bey, Sındırgı; 4 Eylül’de Buldan, Sarıgöl, Kula, Tire; 5 Eylül’de Alaşehir, Salihli, Nazilli; 6 Eylül’de Ahmetli, Akhisar; 7 Eylül’de Efeler Diyarı Aydın; 8 Eylül’de Manisa kurtuluşa ermiş ve düşman askerlerinden arındırılmıştır. Akabinde Türk ordusu tarafından İzmir'e girilmiş ve 9 Eylül 1922 tarihinde Egenin İncisi İzmir, düşman işgalinden kurtarılmıştır. Artık İzmir’de Akdeniz’i, Mudanya’da da Marmara’yı görmek mümkündür ve bunun için 8-9 gün kafi gelmiştir..
Devamında ise, 10 Eylül Orhangazi’nin, 11 Eylül Bursa’nın ve 12 Eylül Mudanya’nın kurtuluşuna tarih olmuştur.
Görüldüğü üzere; ülke topraklarının ne zor şartlarda kazanıldığı ve hangi zorluklarla ve savaşlarla; atalarımızın ve şehitlerimizin canıyla, kanıyla düşman askerlerinden temizlendiği ve devamında ne zorluklarla korunduğu ortadadır. Cumhuriyetimizin temellerinin atılmasından önceki süreçte ülke topraklarının düşman askerlerinden temizlendiği ve düşman askerlerinin büyük zaferler eşliğinde püskürtüldüğü, düşmanların ülke topraklarımızdan kaçtıkları, tarihi gerçekliklerdir. Bu ülke topraklarında şehit düşen ecdadımızın kanları ve ruhları için ve ülke topraklarının korunması ile Türkiye Cumhuriyeti'nin ilelebet payidar kalması ve Türk Milletinin bağımsız bir millet olarak yaşamaya devam etmesi için her bir bireyin üzerine düşen yükümlülüklerin bulunduğu izahtan varestedir. Bu kapsamda Ulu Önder Atatürk'ün de belirttiği üzere; “Geleceğin güvencesi, sağlam temellere dayalı bir eğitime bağlıdır.” Yine Atamızın ifade ettiği şekilde, “Toplumun en büyük düşmanı cehalettir.” Ve yine Ulu Önder Atatürk’ün dediği gibi “Hayatta en hakiki mürşit, ilimdir.” Zira Atamızın açıkladığı ve ışık tuttuğu bu ulvi yolda, “Geleceğin savaşı beyin savaşı olacaktır. Bu savaşın zaferi eğitim yoluyla kazanılacaktır.”
Atamızın gösterdiği yoldan ilerleyen her Türk gencinin ve insanının bildiği üzere; günümüzde ilim ve liyakat dışındaki subjektif unsurlar, gerek kişilerin bireysel geleceğine gerekse ülkenin birlik ve beraberliği ile bütünlüğüne ve toplumun bekası ile huzur ve refahına........