Türk Tarımının Sorunları (2) |
Geçen hafta bu köşede, “Türk Tarımının Sorunları” başlıklı yazımızda, Türk tarımının temel meselelerine ve çözüm yollarına dair görüşlerimizi paylaşmıştık, hatırlarsanız.
O yazıda, Balkan Savaşlarının yanı sıra Birinci Dünya Savaşı’ndan da yenik ayrılınca, Sevr gibi bir utanç belgesini imzalamamız nedeniyle işgale uğrayan topraklarımızı korumak adına verdiğimiz efsanevi Kurtuluş Savaşı sırasında, askerimizin günlük tayını için bile ekmeklik buğdayı ithal eden bir ülkeyken; Büyük Zafer’in ardından doğan genç Türkiye Cumhuriyeti’nin Tarım Mektepleri kurarak planlı tarıma geçmesiyle, gıdada kendi kendine yeten bir ülkeye dönüşme sürecimizi anlatmıştım.
Yazıda ayrıca, bütün dünyayla birlikte bizi de etkileyen “Büyük Buhran” gibi krizlerin yanı sıra, her on yılda bir tekrarlanan darbe dönemleri gibi zor zamanlara rağmen, kendi kendine yeten bir ülke olma başarısını uzun yıllar sürdürmüşken; son yıllarda ekmeklik buğdayın yanı sıra yem hammaddesi, hatta saman bile ithal eder duruma gelmemizin şaşkınlığını da sizlerle paylaşmıştım.
Bir yerlerde yanlış yapıyoruz.
Aslında o yanlışın ne olduğunu da biliyoruz.
O yanlışlardan biri, belki de en önemlisi, 80 yılı aşkın süredir hâlâ toprak reformunu yapamayışımızdır.
Miras hukukundan kaynaklandığı biliniyor tamam ama, arazi........© Hedef Halk