Esenyurt Belediye Başkanı Prof.Dr. Ahmet Özer’in tutuklanmasını ve ilçeye kayyum atanmasını halkın iradesine darbe olarak yorumlayan siyaset bilimciler, AKP iktidarının yönetim biçimini “rekabetçi otoriterlik” olarak nitelendiriyor.
Avrupa Birliği'nin (AB) yürütme organı olan Avrupa Komisyonu’nun 95 sayfalık Türkiye raporunda yer alan birçok olguyu, son 3 gündür Esenyurt’ta belgesel gibi izliyoruz.
Avrupa Komisyonu’nun; Batı Balkanlar, Ukrayna ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 10 ülke için genişleme raporlarını açıkladığı gün; Türkiye, Esenyurt’ta her 2 seçmenden 1’inin oyunu alan Prof.Dr. Özer’in sabahın 05.30’unda evinin kapsına dayanan emniyet güçlerinin operasyonuna uyanıyordu.
***
Halkın polis engelini aşıp Esenyurt Cumhuriyet Meydanı’na ilerleyebilmesi; CHP milletvekilleri ve partinin kurmaylarından Mahmut Tanal ve Ali Mahir Başarır’ın ikna çabalarına ilaveten, Özgür Karabat’ın CHP otobüsünün direksiyonuna geçmesiyle mümkün oluyordu.
Seçmen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in çağrısıyla Esenyurt Cumhuriyet Meydanı’ndaydı, seçilen Özer ise İçişleri Bakanlığı’nın operasyonu ile alındığı Silivri’de dört duvarın ardında; demokrasiyle otoriterlik arasındaki mesafeyi bu yargılama ile ölçebileceğiz…
***
Raporlar, AB Dış Politika ve Güvenlikten Sorumlu Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Genişlemeden Sorumlu Komiser Oliver Varhelyi'nin 30 Ekim’de Brüksel’de düzenledikleri basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu.
AB, Türkiye için hazırladığı 95 sayfalık raporda; tam üyelik müzakerelerinin 2018’den bu yana ilerlemediğini ve AB’nin demokratik standartlar, hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı ile temel haklar konusunda geriye gidişle ilgili kaygılarının giderilmediğini kayda geçirdi.
Türkiye’de 2018’den bu yana uygulanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin parlamentonun yasama ve denetleme........