Eğitimde sessiz şiddet: Mobbing
“Eğitimde gerçek başarı insani bedeller ödetilerek elde edilemez. Çünkü değer, değersizleştirilerek üretilebilecek bir şey değildir.”
“Öğretmenin baskı altında tutulup sessizleştirildiği yerde ne duygusal güven, ne motivasyon ne de etkili eğitim vardır.”
Prof. Dr. Feyzi Uluğ ile tüm yönleri ile eğitimdeki mobbingi konuştuk.
Sn. Hocam, son yıllarda sıkça duymaya başladığımız bir kavram var; adı mobbing. Başta eğitim kurumları olmak üzere, ister özel ve isterse kamu olsun günlük yaşamda bu kavram hemen her yerde kullanılmakta. Bugün sizinle, konuyla ilgili araştırmalar yapan, seminer, konferans ve dersler veren bir akademisyen olarak, mobbingin ne olup ne olmadığını enine boyuna konuşmak ve bununla mücadelede yol almak için neler yapılabileceğine ilişkin değerli görüşlerinizi bizimle paylaşmanızı istiyoruz.
İlk sorum şöyle olacak:
SON YILLARDA FARKLI İŞ KOLLARINDA OLDUĞU GİBİ EĞİTİM ÇALIŞANLARI ARASINDAKİ ÇATIŞMA VE SÜRTÜŞMELERDE DE SIKLIKLA MOBBİNG İFADESİNİN KULLANILDIĞINI GÖRÜYORUZ. KONUYA AÇIKLIK KAZANDIRMAK BAKIMINDAN MOBBİNG KAVRAMINDAN NE ANLAMAMIZ GEREKİYOR, KISACA AÇIKLAR MISINIZ?
Yeni kavramlara hızlı biçimde Türkçe karşılık üretip ön alamadığımızda ne yazık ki bunlar olduğu gibi dilimize geçiyor ve sonra kolayca da dilden söküp atamıyoruz. Mobbing de bunlardan birisi. Tam karşılığı “işyerinde psikolojik taciz” anlamına geliyor. Kavram için Türk Dil Kurumu “bezdiri” sözcüğünü önerdi, ancak tutmadığını görüyoruz. Bunun nedenlerini burada tartışmak istemem ayrı bir konu.
Mobbing terimini ilk kez Avusturyalı bir zoolog olan Konrad Lorenz, hayvan davranışları için kullanıyor ama bugünkü anlamıyla onu bilimsel bir temele oturtarak kavramlaştıran kişi ise Alman psikolog Dr. Heinz Leymann'dır. Leyman, çalışma ortamındaki farklı çatışma ve gerilim durumlarına belirli sınırlar çekerek, mobbing olgusunun diğerlerinden daha net biçimde ayrılmasını sağlamıştır. Buna göre mobbing bir psikolojik terör davranışıdır ve onu tanımlayan 3 temel özellik bulunur. Birincisi bu kapsamdaki davranışların haftada en az 1 kez yinelenmesi gerekir. İkincisi, söz konusu davranışlar en az 6 ay boyunca devam etmelidir. Ve üçüncüsü de bu taciz ya da yıldırma davranışından etkilenen kimsenin bu süreç boyunca kendini savunamaz hale gelip ortamdan dışlanması durumudur. Buna göre mobbing, çalışanlar arasındaki geçen sert bir tartışma ya da gerilim halinden ötede yinelenen negatif davranışlar için geçerli bir kavram özelliği taşımaktadır. Öyleyse mobbingi “işyerinde bir kişi ya da grubun, bir çalışana sistematik biçimde uyguladığı taciz, dışlama ve yıldırma eylemlerinin bütünü” olarak tanımlamak uygun olacaktır.
Bu noktada mobbingin kimler arasında olduğunu da açıklamak gerekir. Mobbing iki türde kendini gösterir ya dikey (yani hiyerarşik) ilişkiye bağlı olarak gelişir ya da eşit düzeydeki çalışanlar arasındadır. Hiyerarşik türdeki mobbing davranışlarında yoğunluk yönetenden yönetilene doğrudur. Ancak daha sınırlı olarak yönetilenden yönetene doğru seyreden saldırganlık davranışları da görünebilir. Burada belirleyici olan anahtar öğe ise, güçtür. Yani mobbing, daha güçlü olanın güçsüz olana uyguladığı bir psikolojik terör olayıdır. Bu güç yasal yetki kaynaklı ya da toplumsal ilişkiler, gelenek ve değerler temelinde de gelişmiş olabilir. Bu bakımdan eğitim hizmetlerinde ve daha özelde okullarda gözlenen mobbing davranışlarını da anılan çerçevede değerlendirmek uygun olur. Son bir nokta, teknik olarak mobbing uygulayan kişi ‘zorba’ ya da ‘saldırgan’ olarak nitelenirken, buna maruz kalan kimse ise ‘mağdur’ ya da ‘kurban’ olarak adlandırılmaktadır. Bir de bu olaya tanık olanlar vardır ki onlar da ‘izleyici’ ya da ‘seyirci’ konumundadır.
Konumuz eğitimde mobbing olduğuna göre, şunu da belirtelim: Öğrencilerden ya da velilerden öğretmenlere yahut yöneticilere yönelen tacizkar davranışları mobbing olarak niteleyemiyoruz. Çünkü, mobbingin özelliği, zorbanın da mağdurun da statüsü ne olursa olsun kurum personeli olması koşuludur. Bunun dışındaki taciz özelliğindeki davranışlar Türk Ceza Yasasında anlamını bulan başka ifadelerle nitelenmektedir. Bunlar çalışanlar arasında ve yinelenen özellikte davranışlar olduğunda ise ceza yasasındaki o ifadeler bu kez mobbing olgusu içinde değerlendirilmektedir. Öte yandan, her ne kadar konuyu ortaya koyan Leyman, mobbingte süreklilik için 6 aylık teorik bir alt sınır çizmişse de uygulamada örneğin bizim hukuk sistemimizde alt sınır aranmamakta, ancak süreklilik koşulu gözetilmektedir.
ASLINDA MOBBİNG SADECE EĞİTİM KURUMLARINI DEĞİL, TÜM İŞ YAŞAMINI İLGİLENDİREN ÇOK ÖNEMLİ BİR KONU. SİZ DE ZATEN BU ÇERÇEVEDE YAKLAŞIYORSUNUZ. PEKİ BU DURUMDA ŞUNU MERAK EDİYORUM: KONU EĞİTİM SİSTEMİ VE OKULLAR OLDUĞUNDA ACABA HANGİ DAVRANIŞLAR MOBBİNG KAPSAMINDADIR? BELİRLİ BİR SINIFLAMA VAR MIDIR?
Bunun için yine alanyazına yani literatüre bakmak gerekir. Az önce belirttiğim Leyman’ın bu konuda geliştirdiği bir envanter var. Daha sonra bunun üzerinde diğer araştırmacılar -özü aynı kalsa da- örneğin hizmet özellikleri gibi kimi noktalara daha çok yoğunlaşarak söz konusu envanteri çeşitlendirdiler. Yıllar önce bir meslektaşımla birlikte biz de bu envanterden içerik ve anlam düzeyinde uyarlama yaparak kamu çalışanları üzerinde bir araştırma yapmış ve sonuçlarını Amme İdaresi Dergisinde yayınlamıştık.
Sorunuzu, “okul sistemi içinde zorbanın uygulayabileceği saldırı türleri nelerdir?” şeklinde formüle ederek buna yanıt verebilirim. Hemen belirtmiş olayım, mobbing olaylarında saldırgan çoğu durumda tek bir davranışla yetinmez, birden çok saldırı türünü içiçe ya da bağımsız biçimde gösterebilir. Bu bakımdan zorbanın saldırı menüsü çok zengin olabilir. Bunları mağdurun sosyal ilişkilerine, kişisel saygınlığına, kültürel kimlik ve değerlerine, iş yaşam kalitesi ve mesleki durumuna ve doğrudan sağlığına saldırı olarak 5 başlık altında toplayabiliriz.
Mağdurun sosyal ilişkilere saldırı dediğimizde; onun başkasıyla konuşmasını yasaklama, fiziki iletişimini engelleme, iş ortamında yok sayma, sosyal alanda yüksek sesle azarlama, sürekli olumsuz eleştiride bulunma, görev yerini ya da kapsamını sürekli değiştirme gibi saldırgan davranışlardan söz ediyoruz. Örneğin öğretmenler odasında okul müdürünün orada bulunan 5 öğretmenle çok samimi diyalog içindeyken altıncı kişiye dönüp bakmaması, söze katılmak istediğinde dikkate almayarak yokmuş gibi bir tutum sergilemesi bu kapsamda düşünülebilir.
Kişinin saygınlığına saldırı ise; onun kendini değerli........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel