12 can gitti, bir kamu görevlisine bile soruşturma izni çıkmadı

Elimde bir kitap var.

Adı:

Hatice-Mithat Can / Aynı Denizde Buluşan Irmaklar.

Adından anlaşılacağı üzere Hatice ve Mithat Can çiftinin yaşam öyküsünü anlatıyor.

Çift demek eksik olur aslında…

Onlar 1968’lerden beri yoldaştılar.

Mithat öğretmen, Hatice avukat olarak sosyalizm kavgasının içindeydi.

12 Eylül’de, çocukları varken üstelik, tutuklandılar.

Darbeden sonra sol kabuğuna çekilmişken…

Hatay’da İnsan Hakları Derneği’nin kurucuları arasındaydılar.

Grevlerde, direnişlerde, kortejlerde ve mahkemelerdeydiler hep.

Bütün ömürlerini emek, özgürlük ve demokrasi mücadelesine adadılar.

Yan yana ve el ele yaşadılar.

Öyle de öldüler.

6 Şubat sabahı Hatay’da yıkılan binalardan biri de Asi nehrinin kıyısındaki, Can Ailesi’nin oturduğu Rana Apartmanı’ydı. Hatice ve Mithat Can, depreme yatakta yakalandı. Cesetleri günler sonra enkazdan çıkarıldı.

Şimdi Samandağ’da bir mezarda yatıyorlar.

Mahir Mansuroğlu ve Nuri Günay’ın yazdığı kitapta benim de yazım var.

“Bütün ezilenlerin Hatice ablası” başlıklı yazımı şu cümlelerle bitiriyorum:

“Hatice abla yaşasaydı…

Yaklaşık 22 bin yurttaşın hayatını kaybettiği ve 14 bin binanın yıkıldığı Hatay, bu kadar sahipsiz kalmaz ve yüzüstü bırakılmazdı.

Enkaz altında can verenlerin, kaybolanların, kefensiz gömülenlerin, mezarı belli olmayanların hesabını soranlar olurdu.

Bir kamu görevlisine bile dava açılamadıysa…

Adalet enkaz altında kaldıysa…

Hatice ablanın yokluğundan ötürü.”

Hatice ablanın hakkını teslim ederken, avukat oğlu Eren Can’a haksızlık ettiğimi düşünüyorum. Eren Can, anne ve babasını kaybettiği 6 Şubat’ı yalnızca bir maktul yakınının hassasiyetiyle ele almıyor. Annesinin onunla gurur duyacağı şekilde, avukat olarak da deprem suçları ve suçlularıyla hesaplaşıyor.

İskenderun’da, 12 insana mezar olan MGC Towers Davası’nda ailelerin avukatlığını yapıyor.

Yıkılacağı baştan belliydi

İskenderun’da denize bakan ‘MCG Tower’ adlı lüks bina üç yıl önce açıldı.

17 katlı bina 6 Şubat depreminde asansör noktasından bölündü.

İlk önce bir yarısı, ikinci depremde diğer yarısı yıkıldı.

12 yurttaş hayatını kaybetti.

İnşaat halindeyken binanın depremde yıkılabileceği belliydi.

Çünkü projenin hatalı olmasından kaynaklı döşemelerde eğilme oluşmuş ve sarkma meydana gelmişti.

Eksiklikleri hasıraltı amacıyla için zemine ve birinci kata çelik kirişler eklendi.

İkinci kattan sonra betonarme kirişler dikildi.

Manzara bozulmasın ve maliyetler artmasın diye deniz tarafına kiriş konmadı.

Bu da........

© HalkTV