AKP Dedelere maaş vererek Alevilere darbe vurmak istiyor!

Türkiye'de Alevilik, uzun yıllardır süregelen kimlik mücadelesinin ve devlet-toplum ilişkilerinin en kritik düğüm noktalarından birini oluşturmaktadır. Özellikle AKP-MHP iktidarının son dönemde Alevilere yönelik attığı adımlar, samimiyetten uzak, hem iç kamuoyunu hem de uluslararası otoriteleri oyalamaya yönelik kurnazca düşünülmüş entrikalardır.

Başta Avrupa Birliği (AB) İlerleme Raporları olmak üzere uluslararası raporlarda defalarca dile getirilen, Alevi yurttaşlara inançlarından dolayı yapılan sistematik ayrımcılık gerçeğinin bizatihi devlet eliyle yapılmasını tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir. AB, zorunlu din derslerinden Cemevlerinin statüsüzlüğüne kadar pek çok alanda Türkiye’yi eleştirirken, devlet, en temel eşitlik taleplerini karşılama yönünde somut ve hukuki bir adım atmaktan imtina etmektedir. Hatta adım yerine, çok daha sinsi ve derin bir hamle geliştirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurduğu Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nın yapısna baktığımızda açıkça toplumun arasına nifak sokmaktan başka bir işleve sahip olmadığı görülüyor.

Bu Başkanlık, görünüşte Alevi inancına hizmet etme amacı taşısa da, Alevi toplumu ve kanaat önderleri tarafından açıkça bir asimilasyon merkezi ve nifak sokma aracı olarak görmektedir. AKP-MHP İktidarı, bu yapıyı kullanarak Cemevlerini devlet kontrolü altına almayı ve en önemlisi, inanç önderleri olan Dedelere maaş bağlama konusunu gündeme getirerek, Alevi Yolu’nun kadim kurumu olan batıni felsefi Anadolu Alevi Ocak Sistemi’ni içeriden dönüştürmeyi hedeflemektedir. Bu, Alevi kimliğini kültürel bir ögeye indirgeme ve inançsal özerkliğini ortadan kaldırma yönelik bir girişimidir.

Devletin Alevi Dedelerine maaşa vaadi meşru değildir!

AB ve AİHM kararları, Türkiye’deki Alevi sorununun uluslararası alanda tescillendiğinin en somut kanıtlarıdır. AİHM, Cemevlerinin ibadethane olduğunu defalarca hükme bağlamış, zorunlu din derslerinin hak ihlali yarattığını tespit etmiştir.

AKP-MHP iktidarı, bu hukuki ve siyasi baskıyı ortadan kaldırmak yerine, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde kurduğu Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı aracılığıyla bir tür "siyasi manikür" yapmaktadır. Bu manikür, eldeki kirli görünümü gizlemeye yöneliktir. Eğer niyet gerçekten eşitlik yurttaşlık olsaydı, atılacak ilk adım Diyanet İşleri Başkanlığı'nın (DİB) bütçesini tüm inançlara eşit dağıtmak veya DİB'i tümden kaldırarak laik bir devlet yapısına geçmek olurdu.

AKP-MHP iktidarının politikası, DİB'in devasa bütçesini korurken, Aleviliği merkeze, yani Kültür ve Turizm alanına çekerek, Cemevine Cami, Sinagog, Kilise ile aynı statüyü vererek değil, müzenin........

© HalkTV