menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sahibini arayan madalya…

13 0
22.10.2025

1989 yılında Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yayınlanan ve Fransızlar ile işbirlikçilerine karşı kazanılan zaferi anlatan “Sahibini Arayan Madalya” filmi, “Kime madalya verelim?” sorusuyla başlıyor. Direnişin ateşini fitilleyen Şeyh Ali Sezai Efendi ve silahlı kuvvetleri organize eden Arslan Bey’in bu soruya cevabı: “Madalya Maraş’ındır” olunca, Maraş’a İstiklal Madalyası veriliyor.

Bir Arap atasözü der ki: “Herkes kendi Leyla’sına şarkı söyler.” Bu sözü uluslararası çıkar ilişkilerini, ikballerine yenik düşmüş siyasetçileri, acılar üstünden prim kazanmak isteyen tipleri tarif etmek için kullansak nasıl olur? Evet, Gazze konusunda herkes kendi çıkarı doğrultusunda konuşuyor. Herkes zaferi sahiplenmek istiyor.

Kimisi “Ateşkes zaferini Mısır gerçekleştirdi”, kimisi “Türkiye”, kimisi “Katar yaptı” diyor. Birileri madalyayı Trump’a takmak için “Katliamı durdurdu, Nobel Barış Ödülünü almalıydı” diyor. Bazıları, “Refah sınır kapısı ülkemizde olsaydı, o kapıları yıkardık!” diyerek; yapmadığımız, fırsat elimize geçse yap(a)mayacağımız amellerin şovunu yapıyor.

Hiç şüphe yok ki dünyanın birçok yerinde soykırımı durdurmak için örgütlü ya da bireysel çabalar sarf edildi. Kimi devlet adamları ülkelerine bedel ödetmek pahasına, küresel Siyonist çeteyle söylemsel ve eylemsel olarak mücadele etmeye çalıştı. Diplomasi ve basın konusundaki duruşundan dolayı Doha bombalandı. Lübnan ve Yemen kanlarıyla bedel ödedi. İspanya, Batılı devletlerin karanlık dünyasında beyaz bir nokta gibi şerefini kurtardı.

Dünyanın vicdan sahibi insanları, toprağın ağladığı ve çocukların isimsiz gömüldüğü günlerde, barikatların yükseldiği........

© Haksöz