Vurulmak istenen asıl hedefin inancımız olduğundan gafil olmamak.. |
Fransız tv kanallarından birinde geçen hafta, kıyasıya bir tartışma sahnesi.. İki tarafı da Fransa vatandaşı olabilir ama, 2 ayrı dünyanın 2 ayrı temsilcileri..
Hani, Fransızlar kendi ülkelerini ve '1789-Fransız İhtilali'nden beri geliştirdikleri hürriyet anlayışlarını, en azından Avrupa'ya kendilerinin öğrettikleri iddiasına sımsıkı sarılmışlardır ya, o açıdan bakıldığında, taraflar hür bir şekilde tartışıyorlar diyebilirsiniz..
Ama, mesele öyle değil..40-45 yaşın üstünde erkek bir Fransız vatandaşı ile 20-25 yaşlarında, başı örtülü Müslüman bir kız..
Rahatlıkla 'fransız gâvuru' denilebilecek olan zorba kişi, 'Burası Fransa, Fransızlar gibi giyineceksin' diye saldırıyor Müslüman kıza.. O kız da hür bir insan olarak, 'kendi değerlerine göre giyindiği ve kimseye rahatsızlık vermediği' gibi makul cevaplar veriyor.. Hanım kızımız, sade giyimiyle, tartışma edebiyle bizim burada gördüğümüz pek çok örneklerden birisi gibiydi..
Muhatabı saldırgan kişi ise, 'sizin görüntünüzden, giyiminizden rahatsız oluyorum..' diyordu.. Hani, Fransızca telaffuzundan 'yabancı' olduğu anlaşılsa, bu zorba- laik kişiyi, yoksa bizim buralardan kamalist-laik zorbalarca özel olarak gönderilmiş; bizdeki, 28 Şubat 1997 Zorbalığı günlerinden kalma birisi mi dedirtecek cinsten tipik bir zorba..
Neyse ki, o gibi zorbalar ve zorbalıklar, burada hamdolsun hem Müslüman halkımızın psikolojik bir ezikliğe düşmeden sergilediği mukavemet ve hem de Tayyib Bey'in iktidarı döneminde nice entrika ve baskılara aldırış etmeden o zorbalıkların yolunun tıkanmasıyla, tarihin karanlıklarına, dehlizlerine gönderilmiş bulunuyor..
Diyecektim ki birde ne göreyim..
Tesettürlü olan bir hanımefendi, bir 'dijital içerik platformu'nun Genel Müdürlüğü'ne getirilince, yazının başında sözkonusu ettiğim o 'fransız' için kullandığım 'sıfat'ı hak eden tipler de sosyal medya yazışmalarıyla 28 Şubat Zorbalığı günlerini hortlatmaya kalkışmışlar. Ama, bu gibi şeytanî entrikalara, Müslüman halkımız, bir daha düşmeyecek ve o gibi zorbalıklara teslim olmayacak ve de seyirci kalmayacaktır, inşaallah..
**
Ve gelelim, tahrik ve çarpıtmaya müsaid olan bir konuya..
CHP'nin Mersin m.vekili Ümit Dikbayır isimli kişi, 20 Aralık'ta sosyal medya hesabında, 'Devlet; terörle pazarlık yaparak değil, Üniter yapı altında milletin tamamını koruyarak güçlü olur.' cümlesiyle bitirdiği ve aklınca, Hükûmet'in 'Terörsüz Türkiye' hedefine hizmet etmesi ümidiyle yürüttüğü müzakereleri dolaylı olarak eleştirdiği açıklamasına, "Türkiye'de 'Kürt halkı' diye ayrı bir siyasal özne yoktur. Türkiye'de Kürt kökenli vatandaşlarımız vardır" diye yazmış.. 'Nasıl ki: Gürcü kökenli, Laz kökenli, Çerkez kökenli, Arnavut kökenli, Boşnak kökenli vatandaşlarımız varsa, Kürt kökenli vatandaşlarımız da bu milletin ayrılmaz bir parçasıdır.' demiş..
Bu gibi sözleri çok işittiğimiz için kenarından teğet geçebilirdik;........