Seçim sonrası notlar

Gazze’nin yakıcı gündemi arasında seçim yazısı yazmak pek içime sinmiyor, ancak, siyaset kurumunun/iktidarın eğitim politikalarından medyaya, ekonomiden sağlığa neredeyse hayatın tüm alanlarını yönetme ve denetleme imkânını uhdesine aldığı ‘modern devlet’ çatısı altında hayatını sürdürmek durumunda olan; dahası, topluma ve insana dair söyleyecek sözü ve iddiası olan birinin bu yönetim aygıtına ilgisiz kalması veya bu yönetim aygıtına nüfuz edecek kişi ve çevrelerin siyasi, ideolojik ve felsefi anlayışları karşısında tarafsız kalması düşünülemez.

31Mart günü ülkede bir seçim yapıldı ve bu seçimler neticesinde bir tablo ortaya çıktı. Hiç bir anket veya araştırma, örneklem grubunun genişliği itibariyle seçimler kadar söz konusu evren/toplum hakkında kapsamlı ve detaylı bilgi veremez.

31 Mart günü bu toplum mahalli idarecilerini seçerken aynı zamanda bu seçiminde göz önünde bulundurduğu/önemsediği kriterler hakkında çok net veriler sundu. Bu tablodan çıkaracağımız sonuçları farklı boyutlarıyla değerlendirmemiz gerekiyor.

Öncelikle genel çerçevesi itibariyle bir değerlendirme yapacak olursak;

Birincisi, seçimlere katılım son yılların en düşük seviyesinde kaldı. Bunda mübarek Ramazan ayı ve orucun etkisi, yaklaşık 10 ay önce yapılan genel seçimlerin beraberinde getirdiği yorgunluk gibi faktörlerin etkisi elbette yadsınamaz. Ancak, siyasetten (özellikle AK Parti’den) umudunu kestiği ve başka partiye de eli gitmediği için sandığa da gitmeyen hatırı sayılır bir kitlenin mevcudiyetine ilişkin iddia ve tespitleri yabana atmamak gerekir.

İkincisi, hayat memat meselesi olarak gördüğü genel seçimlerde tüm eksik ve zaaflarına rağmen AK Parti’yi cezalandırmaktan imtina eden kitle bu seçimlerde AK Parti’ye sert bir tepki gösterdi.

Türkiye’de seçmenlerin yerel seçimleri iktidara uyarı aracı olarak kullanmaları yeni bir şey değil, ancak, bu düzeyde bir oy kaybını sanırım hiç kimse........

© Haksöz