menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Modern ulus-devletin seküler ibadeti

7 0
11.11.2025

Ülkemiz, her yıl 10 Kasım günü Atatürk’ün ölüm yıldönümü vesilesiyle trajikomik görüntülere sahne olmaktadır. Saat tam dokuzu beş geçe sirenlerin çalınmasıyla beraber ayakta hazır ol vaziyette bekleyen/bekletilen yığınlar, siren sesine aldırış etmeden yoluna devam edenler, Anıtkabir’de gözünden yaşlar süzülürken esas duruşunu bozmayan nöbetçi asker, tören mangasının yürüyüş temposuna ayak uyduran minik karga…

Ulus-devletler, dinin toplum üzerindeki merkezi konumunu zayıflatırken, yeni bir seküler kutsallık alanı inşa etti. Emile Durkheim’ın tespitiyle, modern toplumlar da “kutsal” üretmekten vazgeçmezler; yalnızca kutsalın nesnesini değiştirirler. Dinin yerini alan bu yeni kutsallık biçiminde Tanrı’nın yerini “devlet aklı”, peygamberlerin yerini “kurucu lider”, ibadethanelerin yerini “anıtsal mekânlar” almıştır.

Bu nedenle saygı duruşu, ilk bakışta “anma” ve “saygı” ifadesi gibi görünse de, aslında ulus-devletin kendi kutsalını inşa etme biçimlerinden biridir.

Modern devlet, dini referansların toplumsal meşruiyet kaynağı olmaktan çıkarıldığı bir dönemde doğduğu için, halkı bir arada tutacak yeni bir kutsallık alanı üretmek zorundaydı. Bu nedenle devlet, vatan, bayrak, lider gibi unsurları seküler kutsallar haline getirerek, bunların etrafında ritüeller geliştirdi. Saygı duruşu, işte bu ritüellerin en tipik olanıdır. Dolayısıyla saygı duruşu, modern toplumun temel “dini ritüellerinden” biridir.

Ülkemizde bu seküler kutsalların nirengi noktası Atatürk’tür.........

© Haksöz