Kardeşler! 16 Ocak’ta Kulp ilçesinde Cuma hutbesinde devletin mülki amiri Kulp Kaymakamı’nın gerek İslami örfe gerek gerek hukuka aykırı olarak Cuma imamına müdahale etmesi Türkiye’de gündem olmuştu. Bu olaya bağlı olarak Cuma namazı ve adabı hakkında bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyoruz.
Bugün Cuma. Müminlerin haftalık ibadet amaçlı hep birlikte toplanma zamanı. Bugün haftalık olarak ümmetin sorunlarını takip ve istişare eden ulu’l el-bab ile irtibatlı Cuma imamının cemaati hutbe ile irşad ve bilgilendirme günü. Cuma namazı ve toplanması rahmet ve mağfiret, kardeşlik ve ülfet vesilesi.
Cuma gününü Resulullah (s)’den İmam Müslim vasıtasıyla gelen rivayette “Üzerine güneş doğan en hayırlı gün cuma günüdür” diye açıklanır.
Muhammed Hamidullah siyer kaynakları üzerinde yaptığı araştırmanın sonucunda Resulullah’ın ikamet ettiği Medine-i Münevvere’nin mahallelerinde 18 tane mescidin bulunduğunu belirtir. Ama mü’min ve mü’mine bütün mescid cemaatleri Cuma günü Cuma namazı için merkezi mescid olan Mescid-i Nebevi’ye gelirler ve Resulullah’ın haftalık hutbesini dinlerlerdi.
Cuma günü, yerine getirmemiz gereken en önemli sorumluluk Cuma namazını eda etmek ve hutbeyi dinlemektir. Veda Hutbesi’nde olduğu gibi Cuma hutbeleri de can kulağı ile dinlenmeli ve hutbeye konu olan nasihat ve tespitler bilmeyenlere, hutbeye katılamayanlara aktarılmalıdır.
Cuma namazına katılmak müminlere farz kılınmıştır. Hutbeye girişte Cuma sûresinden okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler! Cuma günü salat için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır.”
Fıkıh ilmindeki ilmihal alimleri, Ebû Davut ve Nesâî’nin aktardığı “Allah, önemsemeyerek üç Cuma’yı terk eden kişinin kalbini mühürler” hadisine dayanarak, geçerli bir
mazereti olmadığı halde Cuma namazını ihmal etmek büyük bir vebal, büyük bir günahtır demişlerdir.
Cuma namazının önemine dair Müslim ve Nesâî’nin aktardığı “Cuma namazını kılmayan birtakım kişiler, ya bundan vazgeçerler ya da Allâh kalplerini mühürler de gafillerden olurlar.” (Müslim, Cumu’a, 12; Nesâî, Cumu’a, 2); ve Nesâî ve Ebû Dâvûd’un aktardığı “Cuma namazına gitmek, ergenlik çağına ulaşmış her Müslüman’a farzdır.” (Nesâî, Cumu’a, 2; bû Davut, Taharet, 129) ayrıca Ebû Davut’un aktardığı “Cuma namazı nidayı (müezzinin sesini) işiten herkese farzdır.” (Cuma, l056) hadisleri de konuyu aydınlatıcıdır.
Ahmet Ağırakça da bu ayetin tefsirinde şöyle diyor:
“Cuma günü, Cuma namazı için ezan okunduğunda işinizi gücünüzü, ticareti, alışverişi bırakıp Müslümanlarla birlikte namaz kılmak üzere camilere koşup, cemaate gidiniz. Bu namaz sizin göreviniz olup sizin için terk edilmesi mümkün olmayan bir ibadettir.”
Çağrılı olduğumuz Cuma salatında, namaz gibi hutbe de bir ibadettir. Hutbe, minberde imkânlar dahilinde ümmete sesleniştir. Müminlere gündemleriyle ilgili nasihat, hatırlatma, uyarı ve vahiy merkezli hak olana bir davettir.
Cuma buluşması aynı zamanda karşılıklı tanışma, kaynaşma, kardeşlik bağlarımızı güçlendirme yani “tearuf” vesilesidir. Birbirimizin halini hatırını sormak, mutluluklarımızı paylaşmak, dertlerle ve dertlerimizle hemhâl olmak fırsatıdır.
TDV İslam Ansiklopedisi’ne Hayrettin Karaman’ın kaleme aldığı maddeye göre Cuma namazının kadınlar için farz yerine geçip geçmediği konusunda tereddütler vardır. Ali Rıza Demircan ise konuyla ilgili yaptığı incelemede Cuma namazının kadınlar için görev olmaktan çıkarıldığına ilişkin bir tek sahih hadis’in olmadığını belirtir. Örneğin 5474 hadis rivayet eden Ebû Hüreyre’den, 2630 hadis rivayet eden Abdullah b. Amr’dan, 2286 hadis rivayet eden Enes b. Malik’ten ve sürekli olarak Peygamberimizle birlikte olan ve ondan 2210 hadis rivayet eden annemiz Âişe (r)’dan ve diğer bilinen kadın sahabilerden kadınlardan Cuma namazının düşürüldüğüne dair bir tek hadis gelmemiştir. Ebû Davut’un bir rivayetinde ise “Çocuk, esir/köle, kadın ve hasta dışında Allah’a ve Âhiret Gününe inanan kişiye Cuma günü Cuma Namazı farzdır.” Hadis otoritelerine göre bu rivayet ise hem zayıf hem de mürsel’dir.
Cuma günleri, asr-ı saadette olduğu gibi imkânlar dahilinde ailece ve çocuklarımızla Cuma mekânlarına gidilmelidir. Zaten 6 Kasım 2011 tarihinde Mekke’de konuşan DİT eski başkanı Mehmet Görmez, yıllardır süren bu tartışmaya açıklık getirdi. Görmez, usulüne uygun olarak kadınların cuma, bayram ve cenaze namazı kılabileceğini söyledi ve Resulullah Efendimiz Muhammed (a) döneminde de kadınların cuma ve cenaze namazına katıldıklarını hatırlattı.
Ama maalesef 6 sene sonra 12 Temmuz 2017 tarihli açıklamasında T.C. Diyanet İşleri Yüksek Kurulu’na göre “Cuma namazı kadınlara farz değildir” yorumu tekrar Müslümanlara dayatılmaya çalışıldı. Bu hükmün dayanağı, saltanat rejimleri içinde bazı müftülerce verilen içtihatlara dayanmakta, zamanla kayıtlı ve tamamen zanni yorumlara yaslanan bir fetvadır. Ancak Cuma namazının farz olmasıyla ilgili Rabbimizin hükmü mümin ve mümine insanlar için kesindir. Ancak Cuma namazı kılınmasında istisna ise hürriyeti kısıtlılar ve hükümlüler için; hastalar, mükellef olmayanlar, yolcular, ciddi mazereti olanlar için söz konusudur.
Cuma namazı mescidlerde kılınır. Resulullah (s) de Buhari’nin ve Müslim’in........