Kapalı radyo

Açık Radyo sloganında iddia ettiğinin aksine hiçbir zaman kainatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine açık olmadı. Aksine sayıları epey sınırlı elitist bir entelektüel kitlenin yankı odasıydı. Radyo stüdyosunun dışındaki gündem de hiçbir zaman asıl meselesi olmadı. Bu açıdan hem gazetelerin birinci sayfasından, hem de sonradan sosyal medyada kopan fırtınalardan ayrı bir çizgide ilerledi hep. Arada çaldığı müzikler bile çoğumuzun bildiği, hele hele dijital müzik devrimi öncesinde kolay kolay ulaşabileceği eserler değildi.

Ama bu durum medya ekosisteminde böylesi bir ‘niche’ mecranın yaşama hakkı yoktur demek anlamına gelmiyor. Kanarya Sevenler Derneği önemlidir. Elitistlerin de kendilerini ifade etme, kendilerine alan açma hakları var. Mimari, klasik müzik, ekosistemler, dil, ekoloji üzerine Türkçe içerik karşımıza kolaylıkla çıkmıyor, bu açıdan meraklısı için önemli bir boşluğu da dolduruyordu. Belki daha iyi olabilirdi, ama bugün için gereksiz bir tartışma bu. Liberaldi, elitistti, belki kendi yayın yaptığı topluma yabancıydı, klancıydı ama Açık Radyo aynı zamanda kalabalıklardan kaçmak isteyenler için bir sığınaktı da. Ve ömrünü tamamladı.

EN SON NE ZAMAN DİNLEDİNİZ

Türkiye’de bazen medyaya devlet müdahalesi zamanın işini yapıyor. Bazen devlet müdahalesiyle bir dönem mecburen bitiyor, bazen de tam bir dönem biterken devlet müdahale etmiş oluyor. Levent Kırca’nın yıllarca kanal kanal gezip hep çok izlenen “Olacak O Kadar” programının bir aşamada yayınlanacak mecra bile bulamaması devlet müdahalesiyle kültürel dönemeçte bir ürünün ömrünü tamamlamasına iyi bir örnek.

Program son yıllarında eski etkinliğini kaybetmiş, pek izlenmediği gibi pek de güldürmüyordu da. Siyaset zaten artık siyasi mizah yapılmasını, yapıştırma bıyık ve makyajla kendileriyle dalga geçilmesini istemiyordu. Zaten pek kimse de yeltenmiyordu ve “Olacak O Kadar” bitince bir Türkiye televizyonlarında siyasi mizah dönemi de kapanmış oldu.

Açık Radyo’nun karasal lisansının iptal edilmesi de bir kez daha Türkiye’de kültürel dönüşümün yaşandığı bir döneme denk geliyor. İtiraf edin, en son ne zaman Açık Radyo’yu dinlediniz? Ben kendi adıma birkaç sene önce bir programın yayınını aramaya kalktığımda web sitesinde kayboldum ve bu çağda bir radyonun dijitali ıskalaması karşısında hayretler içinde kaldım. Aradığım kaydı bir türlü bulamadım.

Sabahları müdavimi olduğum “Açık Gazete” programını ise ne zaman terk ettiğimi hatırlamıyorum bile. Programın değişmez sunucusu Ömer........

© Habertürk