Murat Kurum'u izlerken aklıma gelenler

Dün Murat Kurum’un "Afetlere Karşı Dirençli Risksiz İstanbul" lansmanı için WOW Oteldeydim. Çok yaşa başkan temalı genel lansmandan farklı olarak bu kez konu ve proje odaklı bir sunum söz konusuydu. Aslında bu lansman İstanbul’un temel sorunlarına yönelik çözümlerin anlatılacağı proje lansman zincirinin ilk halkası. En temel sorun ‘yaklaşan deprem’ olduğu için ilk toplantının teması deprem ve afetler olmuş.

Murat Kurum’dan önce sadece MHP’li Celal Adan bir konuşma yaptı. Dolayısıyla esas oyuncu sahneye çıktığında insanların enerjisi hala üst noktadaydı.

Sahne dekorasyonu oldukça minimalistti.

Minimalist dediysek Turgut Altınok’un, kendi adının yer almadığı artı parti logosunu da taşımayan sadece “Hızlanma Zamanı” yazan afişleri gibi bir şeyden bahsetmiyoruz.

O biraz dalga konusu da oldu malum.

Benim kast ettiğim sadelik.

Sahnenin iki yanında sadece Atatürk ve Erdoğan’ın fotoğrafları vardı ve sahneyi ortalayacak şekilde arka planda dijital olarak “Siztem İstanbul” ifadesi yansıtılmıştı. AK Parti logosu bile göze çarpmıyordu. İyice arayıp tararsanız Erdoğan fotoğrafının altına gömülmüş küçük bir AK Parti ismini (logosunu) görüyordunuz. Murat Kurum’un adı yer alıyordu ama sadece salonun yan duvarlarında.

“Siztem” ifadesi ise ‘sistem’ kelimesinden türetilmiş. Istanbullulara “Murat Kurum kazanırsa şehriniz “Siz” merkezli yönetilecek, sistem ‘siz’i referans alacak” anlamındaymış.

Öte yandan Kurum’un sahne performansı da oldukça sade.

Gereksiz gaza basmıyor. Topluluğu havalara uçurayım diye yapay ses oyunları yapmıyor. Siyaseten doğru olabilecek ama ahlaken düşüklük anlamına gelecek gereksiz goygoylara girmiyor. En büyük rakibi İmamoğlu’na gerekli-gereksiz çakmıyor. Sadece ‘bunu vadetti ama şunu bile yapmadı’ şeklinde iki yerde bahsi geçti İmamoğlu’nun. O kadar. Yaptıklarını ve yapacaklarını anlatıp arada bir hazirundaki ‘önemli’ kişileri selamlıyor.

Konuşma sırasında birkaç kez Tevfik Göksu’yu onore etmesi dikkatimi çekti.

Biliyorsunu Tevfik Göksu İBB meclisinde yönetimi en çok terleten kişiydi. Bugün takside dolmuşta manavda ‘İmamoğlu bu şehre ne vedi, ne yaptı , hiçbir şey…” diye söylenen teyzeler dayılar şöförler esnaflar görülüyorsa bu önemli ölçüde Tevfik Göksu’nun ve ekranlara çıkarken yanından eksik etmediği büyük kartonlara nakşedilmiş rakamların, bilgi notlarının eseri. Bu seçimde İstanbul için kendisinin aday gösterilmesini beklediği de bir sır değil. Ama AK Parti’de kimse -kamuya açık biçimde itibarsızlaştırılmadığı sürece-sırf aday gösterilmedim ya da beklediğim yere atanmadım diye kazan kaldırmaz. Sanırım 20 yılı aşkın süredir ülkeyi yönetiyor olmasının ardındaki nedenlerden biri de bu.

NEDEN “SADECE İSTANBUL” ?

AK Parti için çok yeni görünen bu ‘sade’ tercihleri izlerken “Sadece İstanbul” sloganının da iki anlamı olduğunu düşündüm.

Bence çok başarılı bir slogan.

Bir taraftan “Bakın rakibimiz İstanbul dışında her şeyi düşündü, mesai ve enerji harcadı ama bizim adayımızın tek işi gücü İstanbul olacak” deniliyor. Bir yandan da içeriye, AK Parti tabanına mesaj var. “Bu seçim........

© Habertürk