Bir yerel seçim dönemini daha arkamızda bırakmak üzereyiz.
Genel seçim gibi geçmesi istenen ama vatandaşın biraz siyaset yorgunluğundan, biraz da, “İktidar mısın muhalefet misin bilmem, bana ne vaat ediyorsun onu söyle” yönelimi sayesinde giderek ‘yerel seçim gibi yerel seçim’ hattına oturan bir süreç oldu bu.
Partizan eğilimi, parti kimliğine duyulan aidiyet hissi ile yapılacak tercih faktörü elbette var. Ancak bu yerel seçimde, özellikle İstanbul’da vatandaş en çok her gün yenik düştüğü gıda fiyatlarına, 15 dakika sürmesi gereken yolu iki buçuk saatte almasına, öğrenci ise barınma imkanlarında kimin neyi vaat ettiğine, emekli ise yaşadığı hayal kırıklığına bakarak oy verecek.
Market raflarında kendisini mücevher zanneden peynirin attığı çalımla, kilosu 85 TL olmuş dolmalık biberin neredeyse reverans talep eden asalet iddiasıyla her gün o yüz yüze geliyor çünkü.
İşe gitmeye çalışırken bütün enerjisini yola harcamak zorunda kalan da o…
Kalacak yurt bulamayan, beş arkadaş bir araya gelip yine de İstanbul’da düşük standartlı bir evin kirasını denkleyemeyen öğrencilerin de canı burnunda.
Yol kenarlarındaki banklarda sıkça görmeye başladığınız yaşlılar var ya. İşte onlar artmayan emekli maaşları yüzünden çay kahve parası denkleyemediklerinden eskisi gibi kahvehaneye gidemeyen emekliler. Bir dokun bin ah işit.
Dolayısıyla, bu yerel seçimde ve tekrar ediyorum özellikle İstanbul’da, “Hayatımı nasıl kolaylaştıracaksın? Sana oy vermem için nasıl bir sebep gösterebilirsin?” meselesi daha ön planda. Zira hayat pahalılığı konusu İstanbul’da insanlığa karşı işlenen suçlar kategorisinde ele alınmaya aday hale geldi.
“Bize bu denli düşmüş bir hayat standardını reva görenlerin adayına oy vermemek lazım” diyenler, ağırlıklı olarak Ekrem İmamoğlu’na yakın durmakla beraber Murat Kurum’un açıkladığı projelere de kulak kabartıyorlar.
“Murat Kurum sonuçta çalışkan biri, hem merkezle yakın ve uyumlu çalışır daha fazla hizmet alırız” diyenler de Murat Kurum’a yakın olmakla beraber, İmamoğlu’nun vaat ettiklerine de bakıyorlar.
Kendi üçüncü yolunu inşa etmeye çalışan adaylar da var. Mehmet Altınöz, Buğra Kavuncu, Azmi Karamahmutoğlu gibi.Bu isimlerden birinin iki büyük adayı aşıp İstanbul’u kazanacak kadar sürpriz yapması imkansız yine de kendi tabanları var.
Seçmenin stratejisi bu kez, “Strateji mtrateji yok, bu kez kendimi seçiyorum, kendimin tarafını tutuyorum” gibi........