12 yıl önce ölseydi?

Gülen’in ölümü bir devri kapattı mı?

Kuşkusuz evet.

Aslına bakarsanız daha önce ölmüştü.

Darbeye girişip kaybettiği için değil sadece.

Kendi bağlıları için bile sorumluluk almadığı için.

Burada yüzbinlerce insan, Gülen ABD’de olduğu için rehin durumuna düştü. Adeta onun yerine yargılanıp onun yerine cezaevine girdiler.

Kendisine körlemesine inanan ve sırf bu inanç uğruna bedel ödeyen sadık takipçileri daha fazla zarar görmesin diye gelip teslim olabilirdi, olmadı. Kendisini darbeye teşvik edenler varsa deşifre edebilirdi, yapmadı. Darbeciler bile bazen özeleştiri yapıp, hatalarını itiraf eder, etmedi. Hatta neden böyle bir yanılgıya düştüklerini anlatarak, dönemin dinamiklerine dair önemli bilgiler verirler ve bu yolla kendi algılarından geriye kalanı toparlamaya çalışırlar, çalışmadı. Hatta cezaevine düşen bağlıları hakkında "Ben de içerde yattım biraz da onlar yatsın" dediği bile iddia edildi.

Bir cemaatin lideri olarak bilindiği ‘muhterem hocaefendi’den devlet eliyle teröriste düşürülen irtifasını toparlamak için bir şey yapmadı.

Gülen’i Gülen yapan algıdan geriye eser kalmadı aslında. Gülenistler aslında sırf gururdan ve beraberce dışlanmış olmanın verdiği dayanışma hattında gedik olmasın diye de itiraf edemiyorlar ama gerçekte hareket eski hareket değil.

Bir hareketin lideri olarak gücünüz sizin saf bağlılarınızın sayısıyla değil, kurduğunuz “cemaat” yapılanmasına üye ya da müntesip olmadığı halde yakın, orta derecede yakın ve mesafeli ’ötekiler’ nezdinde yarattığınız sempatiyle ya da onayla ölçülür. Bundan sadece 12 yıl önce ülkede kendisini ‘muhafazakar’ ya da ‘sağcı’ diye tarif eden çoğu kişi “Bu ülke ancak bilimde, fende, beşeri ilimlerde gelişmeye/ilerlemeye karşı olmayan bir müslümanlık türüyle yükselebilir, Gülenciler de bunu yapıyor" diye düşünüyordu.

Seküler ulusalcı kesim Gülen’in 12 Eylül döneminde askerden yana, 28 Şubat döneminde hırgürden uzak tutum almış olmasını, hatta başörtüsüne ‘füruattır’ deme ‘cesaretini(!)’ göstermiş olmasını unutmuyor, "Ama Türk okulları var, iyi şeyler yapılıyor" diyorlardı. Liberal demokratlar "Adam sürekli demokrasi diyor, demokrasinin kök salması için uğraşıyor" diyorlardı.

Kimse birbirine yalan söylemesin, pek çok kesim nezdinde Gülen dindar, ahlaklı, demokrat ve bilimle iştigal eden çağa uygun ideal imanlı bir insan tipini yetiştirme konusunda gayretleri olduğu düşünülen biriydi.

Bu algı az çok mürekkep yalamış, gidişatı görebilenler nezdinde Ergenekon Balyoz davalarının cılkının çıkarılmasıyla bozulmaya başladı. Ama çoğunluk nezdinde 7 Şubat ve iki yıl sonra 17-25 Aralık önemli dönemeçler oldu, 15 Temmuz’da ise dibi gördü.

“ARALARI BOZULMASAYDI” EDEBİYATI

Dün ekrana konuşan neredeyse her moderatör her muhalif konuşmacı “Bugün herkes Fethullah Gülen’in arkasından iyi bilmezdik diyor, ateşi bol olsun diyor, ama aranız bozulmasaydı ya da 12 yıl önce ölseydi milli yas ilan ederdiniz” cümlesini söyledi ama hiçbiri Gülen’in asıl gücünü ‘orta derecede yakın’ ya da ‘mesafeli sempatizanlardan’ elde ettiğini hatırlamadı. Böylesi daha kolay tabii.

Örgütün hırslanmadığı ve ABD ‘nin gözüne girmek için bürokratik darbe ve askeri darbe sürecine girmediği bir alternatif evrende 12 yıl öncesini hayal edelim o zaman. 7 Şubat hadisesinin "Aaa bir yanlış anlaşılma olmuş" parantezine alındığı o ihtimal evreninde, tam 12 yıl önce ölmüş olsaydı Gülen, ne olurdu sahi?

Hükümet ve........

© Habertürk