"Kadını öldürmek daha kolay" diye mi?

Üç gündür içime çöken derin karanlıkla baş etmeye çalışıyorum.

Topluma, insana, kurumlara, sosyal hayata ve hatta tıbba olan inancımı yitirmenin eşiğindeyim.

Semih Çelik’in iki genç kızı vahşice katlettikten sonra intihar etmesi.

Yayın yasağı varmış. Münasip. Çünkü bazı internet sitelerinde katili övenler çıkıyor. Ceset fotoğrafları sansürsüz paylaşıldı mesela.

İnanabiliyor musunuz? Anonim hesapların arkasına sığınan öyle kişiler var ki, insan "Biz bunlarla aynı ortamı aynı sokağı paylaşıyor olabilir miyiz, daha önemlisikazara yaşıyor olabilir miyiz?" diye düşünürken buluyor kendisini. İçişleri Bakanlığı bu kişileri bulup işlem yapmalı. Önleyici ceza adalet sistemi adına Adalet Bakanlığı’nın da sorumlulukları var.

Semih Çelik’in katlettiği İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’e Allah’tan rahmet aileleri için ise sabır diliyorum. Çok büyük tarifsiz bir acı.

Sıradan bir şiddet olayı değil, hatta sıradan bir cinayet bile değil.

Katil biliniyor, genç kızların profili belli. Ama Semih Çelik intihar ederken çok bariz bir şekilde görünen bir silüet var surun tepesinde. O kim? Bilinmiyor.

Semih Çelik, biri sevgilisi diğeri arkadaşı iki genç kızı hangi motivasyonlar yarım saat arayla katlediyor, o da bilinmiyor.

Belli ki, sadece 19 yaşında olan cani, aynı zamanda çok hasta biri.

Yaptığı sıradan bir şiddet eylemi, anlık öfke patlaması ile işlenmiş cinayet falan değil.

Belki Ayşenur’u değil ama İkbal’i öldürme şeklinde bir seremoni takip ettiğini düşündürtecek ayrıntılı bir vahşet var.

Okuyan biri olduğunu anlıyoruz sonra. Kitaplığında Dante’nin Cehennem’i var, Zülfü Livaneli’nin 'Kardeşimin Hikayesi' var. Adam Fawer’in ‘Olasılıksız’ı var, Brian Clegg’in ‘Zaman Makinesi nasıl Yapılır?' adlı kitabı var. Ama herhalde en ilginç olanı, Daniel Cole’un bestseller polisiyesi ‘Kukla’ var. Romanda altı kişinin vücudunu parçalayıp yeni bir vücut yapan bir seri katil anlatılıyor.

Masasında, kopmuş insan uzuvlarının yeniden dizilmesinden oluşmuş o ‘demonic’çizim var ayrıca. Düpedüz şeytani bir çizim.

Babası kurye, kendisi kasap.

Kendisine ait bir odası var. Maddi sıkıntı yaşadığına dair bir emare yok.

Bir yıl önce o odada kendisini öldürmek istediğini, ölürken yanında da İkbal’i götürmek istediğini, bunun kendisi için çok değerli olduğunu, ama bunu yapamadığını ve yalnız ölmeye karar verdiğini söylediği bir video çekmiş ve sosyal medyaya yüklemiş.

Günün sonunda bir sosyolojiye bir cemaate bir coğrafyaya beslenilen suizan ve önyargıların boca edilmesine ‘fırsat veren(!)’ işaretlerin hiçbirini taşımıyor Semih Çelik.Tarikatlar kapatılsın diye slogan atmayı mümkün kılacak bir durumu yok. Saç traşından Kürt olduğuna hemence karar verip önce tipine sonra etnik kökenine söverek linç halkaları oluşturacağınız bir durumu yok.

Suç kaydı da yok. İki kayıp ihbarı, bir intihar teşebbüsü ve akıl hastanesi kayıtları var.

Ancak ruh sağlığı........

© Habertürk