Siyasetin anahtarı değişim mi?

Her kapıyı açan maymuncuk gibi, hatta daha da ötesi sihirli kavramlar var hayatımızda. Bunlara yüklediğimiz anlamlar, aynı zamanda zihin konforumuzu da yansıtıyor. Bir kavramla neredeyse tüm gidişatı açıklamak varken, onca emeğe ne gerek var ki!

Bunların başında “değişim” geliyor. Siyaset, büyük ölçüde okur-yazarlar ve bir şekilde karar vericiler olarak tarif ettiklerimizin büyük bölümü, olup biteni “değişim”le izah etmeyi sahiden bir konfora dönüştürmüş durumda.

Bazen önüne geleni biçip bir kenara atan büyük bir fırtına, bazen her şeyi yakan bir ateş gibi “değişim”. Daha doğrusu öyle anlıyor ve öyle tanımlıyoruz. Ona bu gücü atfettikten sonra peşine takılmaktan başka bir çıkar yol da görünmüyor.

DEĞİŞİM EŞİTTİR BAŞARI MI?

Her siyasi tartışmanın, arayışın, gelecek öngörüsünün temelinde de aynı kavramı görüyoruz. “Başarı” ve “değişim”in ikiz kardeş sanılması bu yüzden. Şu sıralar özellikle muhalefet tarafında birdenbire hız kazanan “cumhurbaşkanı adaylığı” konusundaki gündem de yine aynı yerde dönüp duruyor. Kim daha fazla değişim derse kazanıyor.

Anlatımlar ise şu yönde: Artık toplum bildiğimiz gibi değil, değişiyor. Seçmenin sabiteleri kalmadı, her yöne gidebiliyor. Yani onlar da değişiyor vs.

İtirazımın değişime değil, ona yüklenen anlamlara olduğunu daha net ifade etmiş olayım. Dahası bu yorumlama biçiminin, insan, toplum ve........

© Habertürk