Sokak köpeklerini uyutmak yahut kısırlaştırmak yerine spirali neden düşünmüyoruz?  

Sokak köpeklerinin artık ciddî bir tehlike hâlini aldığını söylemeye lüzum yok...

Günlerden buyana bu iş için hazırlanan yasa tasarısını tartışıyoruz, tartışmanın temelini “öldürme”nin kibarcası olan “uyutma” teşkil ediyor, arada bir “Kısırlaştıralım” diyenler de çıkıyor ama bazı ülkelerdeki spiral uygulamasından bahis bile yok...

Kendisi, çocuğu yahut bir yakını köpek saldırısına uğramış olanlara “Yazıktır, köpekleri öldürmeyelim” gibisinden sözler etmek ne kadar boş ve lüzumsuz bir çaba ise, başka çareleri hiç düşünmeden kesin çözüm olarak katliamdan medet ummak da aynı şekilde bir düşünme tenbelliğidir!

Hayvan dostu bir millet olduğumuzu her vesile ile tekrar ederiz; hayvan vakıfları kurduğumuzu, camilerin dış cephelerine “kuş evleri” yaptırdığımızı, beygirler için tâââ 1587’de hafta tatili ilân etttiğimizi ballandıra ballandıra anlatırız. Meselâ, Mimar Sinan’ın Kayseri için hazırladığı vakfiyede “Ağırnas köyünde yaptırdığım çeşme ile çeşmenin etrafındaki geniş arazi hayvanların su içmesi ve dinlenmeleri içindir” demesi, Kanuni’nin kızı Mihrimah Sultan’ın vakfiyesine “Hergün herkese iki defa birer tas buğday çorbasıyla ekmek dağıtılacak ve her at başına yem sadakası verilecektir” kaydını düşmesi, Ödemiş’te Mürselli Hacı İbrahim’in vakfiyesinde “Yeni Cami’de kalan leyleklerin yiyecekleri için yıllık yüz kuruş” ayırması ve Genç Osman’ın “Süslü Kız” isimli atı için Üsküdar’da mezar yaptırması bizim için iftihar konusudur.

BU İŞTE “ŞEAMET”, YANİ UĞURSUZLUK VARDIR!

Ama tarihin en zalim köpek katliamları da bizim eserimizdir!

Bugünlerde gerçi sık........

© Habertürk