menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İki daire fazlası için...

38 0
26.01.2025

HER felaket sonrası toplumsal tepki, benim veya yakınlarıma uğramaz, başkalarının başına gelir yönünde oluyor…

Sürekli olarak sorumluluğu ötekinde arıyor, nedenini sorgulayıp sorumluluk üstlenmek yerine, sorumluları sorgular hale geliyoruz.

Meseleye ortak paydada buluşan toplumsal sorgulama ile çözüm üretmek yerine, kitlesel yaklaşım ile çözümsüzlüğü sorguluyoruz.

Felaket başımıza geldiği anda uyanıyoruz…

Tıpkı, Kartalkaya yangınının birçok otel ve site yönetimini ayağa kaldırması veya benim de arasında yer aldığım grupta olanlar gibi evdeki yangın tüplerinin tarihlerine bakmak gibi…

Çözümü, felaket yaşandıktan sonra üretmenin peşine düşüyoruz…

Aradan belirli bir süre geçtikten sonra da büyük bina yangınlarında geçmişte yaşananları unuttuğumuz gibi, son felaketleri de çabuk unutuyoruz…

Örneğin, komşumun da çok sevdiğim evladının da arasında bulunduğu 49 kişinin yaşamını yitirdiği 12 Mayıs 1978’de çıkan YIBA yangını…

Bırakın oturduğumuz apartmanı, mahallenin de yüreğini yakmıştı...

Bir daha olmayacak sözleri verilmişti.

Sonrasında aynı bölgede ardı sıra yangınlar geldi…

Anafartalar, Çıkrıkçılar, Sobacılar yangınları aklımda kalanlar.

Bir de 24 Aralık 2003’te sabah erken saatte olması nedeniyle içindeki 320’ye yakın iş yerinin boş olması nedeniyle yüksek ölümle karşılaşılmadan çıkılan Modern Çarşı yangını…

İçinde bulunan plastik malzemeler öyle bir yanıyordu ki söndürmek için yanına yaklaşmak olası değildi…

Sadece yangınlar da değil…

TÖRPÜLENEN HASSASİYETLER

Deprem, bina yıkımı ve sel felaketleri sonrası gelişen hassasiyetlerimiz de zamanla törpülendiği için sonraki felakette aynısını yaşadık, benzer tartışmaları tekrar........

© Habertürk

Get it on Google Play