Avatar, nereye kadar gider? |
İlk film, Yeryüzü’nden Pandora’ya gelen askerlerden biri olan Jake Sully’nin (Sam Worthington) biyolojik olarak bir Na’vi’ye dönüşmesini ve sömürgecilerin gezegenden kovulmasını anlatıyordu. İkinci filmde, insanlar daha hazırlıklı ve güçlü olarak Pandora’ya dönüp, gezegeni ele geçirmek için harekete geçiyorlardı. Öncelikli hedeflerinden biri, Na’vi direniş hareketinin lideri olan Sully’yi yakalamaktı. Bu amaç doğrultusunda sürdürülen kirli savaşı gören Neytiri (Zoe Saldana) ile Sully, orman halkını korumak ve saklanmak için çocuklarıyla birlikte evlerini terk ediyor, resif halkına sığınıp deniz kenarında yaşamaya başlıyorlardı.
Üçüncü filmin ilk düğümü, oğulları Neteyam’ı kaybetmenin acısını unutamayan Neytiri ile Sully’nin, Miles "Spider" Socorro’yu (Jack Champion) aileden uzaklaştırma kararı almasıyla atılıyor. İlk filmin sonunda bebek olduğu için dünyaya götürülemeyen ve Na’vi’lerin arasında solunum maskesi takarak hayatını sürdüren Spider’ın “kendi türüyle”, yani insanlar arasında yaşaması gerektiğini söylüyorlar çocuklarına. Oğulları Lo’ak’ın (Britain Dalton), evlat edindikleri Kiri’nin (Sigourney Weaver) ve küçük kızları Tuk’un (Trinity Bliss) kabullenemediği bir karar oluyor bu. Çünkü onlar, Spider’ı kardeşleri olarak görüyorlar. Bu arada Quaritch de Sully’yi yakalamak ve biyolojik oğlu Spider’ı bulmak için harekete geçiyor.
Önceki iki filme göre hikâyenin en dikkat çekici yanı Quaritch’in (Stephen Lang) ateş ve kül halkı olarak anılan, volkanik bölgede yaşayan Mangkwan klanının lideri Varang (Oona Chaplin) ile yaptığı ittifak… Orman ve resif halkından çok farklı olan, korsanlıkla geçinen Mangkwan’ların gezegenlerini sömürmeye gelen uzaylılara, yani insanlara verdiği destek, Na’vi halkına hiç düşünmeden ihanet etmeleri, üçüncü filmin ayırt edici özelliklerinden biri.
Mangkwan klanı, western filmlerinde beyazlarla iş birliği yapan Amerikan yerlilerini akla getiriyor. Çocukluğumda okuduğum resimli romanlarda, kötü niyetli beyazlar yerlileri içki ve silahla kandırır, onlara her istediklerini yaptırırlardı. Burada da benzer bir durum var. Her şeyiyle tipik bir sömürgeci beyaz olan Quaritch, Sully ve Spider’ı bulmak isterken Varang liderliğindeki Mangkwan’larla karşılaştığında onları gözüne kestiriyor. Yerel halkın ateşli silah kullanmadığı gezegende gelişmiş otomatik silahlar vadettiği Varang’ı yanına alarak bir sürek avı başlatıyor.
James Cameron, ikinci filmde özellikle genç karakterlerle öyküyü zenginleştiriyor; seriyi Sully ve Neytiri’nin hikâyesi olmaktan çıkarıyordu. Üçüncü filmde, önceden tanıdığımız karakterlerin daha derinlemesine geliştirildiğini, her birinin kendi meseleleriyle karşımıza geldiğini görüyoruz. O yüzden, filmi hikâyesinden ziyade karakterler üzerinden yorumlamak daha doğru...
İlk kez “Avatar: Ateş ve Kül”de karşımıza çıkan Varang, öfkesi ve nefretiyle yaşayan isyankâr bir karakter. Onun isyanı Pandora’nın tanrıçası Eywa’ya… Volkanik patlamalarla yerleşik düzenleri mahvolan Mangkwan halkının başına gelen her şey için onu suçluyor. Eywa’nın halkına haksızlık yaptığını düşünüyor. O yüzden, elinden gelen her kötülüğü yaparak, aynı gezegeni paylaştığı diğer Na’vi’lerin Eywa’ya olan inançlarını yıkmak istiyor. Açıkçası, saf kötülüğü temsil eden karakterler bana hep biraz sığ gelir ama Varang onlardan biri değil sanki. Önceki iki filmde Na’vi halkıyla Pandora ve Eywa’yı birbirinden ayırmak mümkün değildi. Na’viler kendilerini........