Öfke patlaması!

Bu sabah yine tartışma vardı Marmaray’da! Nedeni hakkında hiçbir fikrim yok… Vagondaki tüm yolcular gibi ben de seslerin geldiği yöne baktım bir süre; iki adam birbirine bağırıyordu. Ne dediklerini tam anlamadım. Zaten anlamlı bir şeyler de söylemiyorlardı. 10-15 saniye sonra herkes o ‘gürültü’ye olan ilgisini kaybetti. Herkes gibi ben de önüme döndüm, kulaklıklarımı taktım Tom Waits kulağıma fısıldadı: “Hatıralar tren gibidir, istasyondan uzaklaştıkça küçülür…”

Bu tartışma sabah işe giderken ya da akşam eve dönerken toplu taşımada rastladığım ilk tartışma değil! Neredeyse her sabah benzer sahnelere tanık olduğumdan artık şaşırmıyorum… İncir çekirdeğini doldurmayan nedenlerde birbirlerine bağıran insanlar günlük rutinim oldu. Beni şaşırtan şey bir süredir bu ‘öfke patlamaları’na olan kayıtsızlığım! Sadece ben de değil neredeyse herkes aynı kayıtsızlıkta… Birkaç saniyeliğine bağrış çağrışın geldiği yöne bakıp sonra önümüze dönüyoruz hepimiz… İnsani bir merakla “N’oluyor, neden tartışıyorlar” diye bile demiyoruz. Hayatın her alanında barut fıçısı gibi ortalıkta dolaşan insanlar ‘baldan tatlıdır’ diyerek kaşık kaşık ‘öfke’ yiyor… Biz öylece izliyoruz. Bu öfke patlamalarının enkazı altında kalmadığımıza şükrederek, olanca vurdumduymazlığımızla, bir sonraki durakta inip uzaklaşan tren gibi öfkenin de küçülüp küçülüp gözden kaybolmasını bekliyoruz.

SANAL ALEMDE ÜSTÜMÜZ BAŞIMIZ 'ÖFKE'YE........

© Habertürk