Çiğ süt sanayicilerinin karnı ağrıyacak!
Yıllar önce İsviçre’de köy ve kasaba turu yaparken çiğ süt satan bakkallara rastlamış, sütün tüketiciye ulaştırılmasındaki basit ve doğrudan sistemi övgüyle anlatmıştım. Türkiye’de neden benzer bir sistemin kurulamadığını sorguladığım yazımda, büyük şirketlerin marketlerde “günlük süt” adı altında sattıkları ürünlerin raf ömrünü 2-3 günden 15 güne nasıl uzattıklarını da eleştirmiştim. “15 günlük süt, günlük süt olur mu?” başlığıyla gündeme taşıdığım bu konuya, ilgili dernekten tuhaf bir yanıt gelmişti: “15 günlük süt, günlük süt olur.”
Geçtiğimiz hafta medyaya yansıyan gelişmelere göre Rekabet Kurumu, süt sektöründe ciddi bulgulara ulaşmış ve çok sayıda şirkete soruşturma başlatmış durumda. Üstelik medyaya yansıyanlar, soruşturmaların yalnızca küçük bir kısmı.
Geçmişteki “günlük süt” konulu yazıma yanıt veren Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Derneği (SETBİR) yetkilileri kendi kurdukları düzeni savunuyorlardı. Konuyu daha derinlemesine araştırmak istedim ama karşıma büyük şirketlerin oluşturduğu güçlü bir süt lobisi çıktı. Pazarı denetleyen kurumların uzun süre sessiz kalması, bu lobinin etkisini daha da artırdı. Ta ki Rekabet Kurumu devreye girene kadar.
Bugün geldiğimiz noktada, büyük şirketler süte her yönüyle hükmediyor. Çiğ süt üreticisine fiyatı onlar dikte ediyor, market raflarına koydukları ürünlerin fiyatlarını da yine kendi belirledikleri stratejilerle kontrol ediyorlar. Büyük marketlerin pazarlama taktikleri de devreye girince, yerel ve küçük üreticilere pazarda yer kalmıyor.
Rekabet Kurumu’nun başlattığı soruşturmada dikkat çeken bulgular var: Bazı sanayicilerin, rakiplerinin alım yaptığı çiğ süt üreticilerinden alım yapmadığı, teklif bile vermediği; stratejik ticari bilgileri birbirleriyle........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein