Kredi kartıyla hayatta kal, altınla korun |
Türkiye ekonomisi bir süredir yüksek enflasyonu dizginlemek adına uygulanan sıkı para politikası ve yüksek faiz ortamından geçiyor. Merkez Bankası'nın (TCMB) son Finansal İstikrar Raporu'nda yer alan hanehalkı varlık ve yükümlülük tabloları, "sıkı para politikası" döneminin hanehalkı üzerindeki röntgeni niteliğinde.
➔ Rakamlar, sadece finansal verileri değil, sokağın gerçeğini, vatandaşın geçim stratejisini ve enflasyonla mücadelesini net bir şekilde ortaya koyuyor.
➔ Tablolara baktığımızda iki farklı Türkiye fotoğrafı görüyoruz. Biri borçla günü kurtarmaya çalışanlar, diğeri ise varlıklarını enflasyon canavarından kaçırmaya çalışanlar.
➔ Rakamlar bize ne anlatıyor? Hanehalkı kendini koruyabiliyor mu? Gelin, verilerin dilini tercüme edelim.
➔ İlk tablo olan finansal yükümlülükler yani borçlar, vatandaşın nakit akışındaki sıkışıklığın en somut kanıtı.
➔ Toplam yükümlülükler bir yılda G'ye artış göstererek 5.5 trilyon TL'ye dayandı.
➔ Bunun GSYH içindeki payı yüzde 9,7 ile düşük düzeyde. Bu açıdan Türkiye düşük hanehalkı borçluluğuna sahip ekonomilerden biri.
➔ Ancak asıl tehlike borcun miktarında değil, kompozisyonunda.
➔ Yüksek faizler nedeniyle konut ve taşıt gibi "yatırım" niteliğindeki, uzun vadeli krediler adeta donmuş durumda.
➔ Taşıt kredilerindeki yıllık 1,6'lık daralma, vatandaşın borçlanarak araba alma hayalini ertelediğini gösteriyor.
➔ Konut kredisinin GSYH'ye oranı ise yerinde sayıyor.
➔ Peki, vatandaş neden borçlanıyor? Cevap net: Tüketim ve günü kurtarma........© Habertürk