Atatürk’ü anmak yetmez; Onu anlamak, Cumhuriyeti yaşamaktır
Mustafa Kemal Atatürk, sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu değil, aynı zamanda bir ulusun en zorlu şartlarda bile yeniden doğabileceğini ispat eden evrensel bir liderdir. Ancak büyük liderlerin mirası, sadece yas tutmakla veya minnet duygusuyla değil, fikirlerinin anlaşılması ve yaşatılmasıyla sürdürülür.
Atatürk’ü anlamak, 10 Kasım’dan 11 Kasım’a geçtiğimiz anda biten bir görev değildir. O’nu anlamak, geleceğe yönelik bir sorumluluk ve sürekli bir öğrenme sürecidir. Peki, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bizler, O’nu hangi temel fikirleriyle anlamalıyız?
Atatürk’ün liderlik felsefesinin temelinde dogma değil, akıl ve bilim yatar. Onun meşhur sözü, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir,” basit bir vecize değil, modernleşme projesinin kılavuz ilkesidir.
Atatürk’ü anlamak; bilimsel verilerle tartışmak, eleştirel düşünceyi yüceltmek ve hurafeden uzak durmaktır. Eğitimin birincil görevinin, ezberci değil, sorgulayıcı bireyler yetiştirmek olduğunu savunması, O’nun bu ilkesinin en somut yansımasıdır. Bugün, yapay zekânın, dijitalleşmenin ve küresel rekabetin hızla arttığı bir çağda, Atatürk’ün bilim ve akla olan vurgusu, dünden çok daha fazla önem taşımaktadır. Çağdaş bir lider olarak, ülkemizin dijital dönüşümüne........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein