Yapay zekâ ders müfredatına girerse! |
YZ, büyümeler ve büyük veri paketleri sayesinde makinelerde akılların saklanması gibi karmaşık parçacıkları gerçekleştirebilme özelliği sağlayarak, insan trafiğini daha iyi anlamamıza yardımcı olur.
Yapay zekâ, 1950’li yıllara kadar uzanan Alan Turing’in “Turing Testi” ile sistemi insan gibi düşünme yeteneği sorgulanmaya başlamıştı. 1956’daki Dartmouth Konferansı’nın yıldızlarından biri olan John McCarthy’nin döneminin gelmesiyle, YZ bir bilim dalı olarak gelişmeye başladı. 1980’lerde yaşanan “Yapay Zekâ Kışları” ile inişli çıkışlı bir yol izleyen YZ, 2010’lardan itibaren makine gelişimi ve derin öğrenme tekniklerinin yükselişiyle yeniden ivme kazandı. Şu anda günlük yaşamımızda akıllı asistanlardan, öneri sistemlerine kadar pek çok alanda yer alıyor.
Yapay zekâ, “makine geliştirme” (ML) ve “derin öğrenme” (DL) gibi alt dallara bölünür. Makinenin değiştirilebilmesi, makinelerin verilerinden öğrenme yeteneği sayesinde, derin öğrenme, çok katmanlı yapay sinir ağları kullanarak daha karmaşık öğrenme yöntemlerini gerçekleştiren bir yöntem. Ayrıca “doğal dil işleme” (NLP) terimi, makinelerin insanın dilini anlama ve üretebilme yeteneğine sahip olabilir. Anlayacağınız, YZ dünyasında bir terim çöplüğü gibi gözükse de bu sözlerle donanırsanız, çok daha derin bir anlam kazanırsınız!
Günümüzde eğitimde yapay zekâ uygulamaları, öğretim yöntemlerini daha etkili ve erişilebilir hale getirmekte büyük bir rol oynamaktadır. Artık hücrelerin öğrenme sürecine ve buna göre şekillendirilmiş ders içerikleriyle karşılarına çıkıyor.
Dijital öğrenme ortamları, YZ sayesinde daha etkileşimli ve kişiselleştirilmiş bir hale geliyor. Örneğin, sanal eğitmenler ve dijital asistanlar, sorularını anlık yanıtlayarak, öğrenme süreçlerini hızlandırıyor. Ayrıca YZ destekli platformlar, ilerlemelerini takip ederek, yayıldıklarında zorlandıklarını belirliyor ve buna göre önerilerde bulunabiliyor. Yani, sınıfta en ön sırada oturan öğrencinin yanı sıra arkadaş oturan hayalperest de artık dikkatini toplayabilir!
Kişiselleştirilmiş öğrenme, onun bireyin bireysel özelliklerini ve yeteneklerini göz önünde bulundurarak sağladığı eğitim programlarını ifade eder. YZ, öğrenci sistemlerini temel alarak özelleştirilmiş içerikler sunarak, herkesin kendi öğrenmesine olanak sağlar. Böylece, “Ben bu konuyu anlayamadım!” diyenlerin sayısı azalırken, “Aaa, bunu çok seviyorum!” diyenler artar. Hatta bazı kaynaklarda, öğretmenin yaşadığı hayatlarla, sanal........