Dil, kimliğin toplumsal inşasıdır

Toplumlar kendilerini dil aracılığıyla kurar, yeniden üretir ve kuşaklar arasında aktarır. Bu yönüyle dil, bireysel ifadeyi aşan bir işleve sahiptir; kolektif belleğin, toplumsal normların ve kültürel sürekliliğin taşıyıcısıdır. Dilin varlığı, bir toplumun yalnızca konuşma biçimini değil, düşünme, algılama ve anlamlandırma biçimlerini de belirler.

Bireyin topluma eklemlenme süreci büyük ölçüde dil üzerinden gerçekleşir. Sosyalleşme, yalnızca davranış kalıplarının öğrenilmesi değil, aynı zamanda dilsel kodların içselleştirilmesidir. Hangi durumlarda konuşulacağı, nasıl hitap edileceği, hangi kelimenin saygı, hangisinin sınır ihlali sayıldığı; toplumsal ilişkilerin çerçevesini çizen bu kurallar dil yoluyla bireye aktarılır. Bu bağlamda dil, toplumsal düzenin görünmez kurallarını taşıyan temel bir mekanizma olarak işlev görür.

Dil ve kimlik arasındaki ilişki çift yönlüdür. Birey dili kullanarak kendini........

© Haberton