menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Büyük Babalar, Küçük Oğulcuklar Sevgili dostlar,

11 0
22.10.2025

Kaderin bir cilvesi olarak ne doğduğumuz şehri ne de annemizi babamızı seçebiliriz.
Kadın olarak mı, erkek olarak mı bu dünyaya geleceğimiz, Japonya’da mı, İngiltere’de mi, yoksa Afrika’nın en ücra köşesinde mi doğacağımız bize sorulmaz.
Hatta şu dünyaya taş olarak, ağaç olarak ya da küçük bir domuz yavrusu olarak da gönderilebilirdik. Bu da bizim karar vereceğimiz bir durum değildi.
Bazen aynı memlekette, bir hırsızın mı, bir arsızın mı, yoksa çok mübarek ya da çok güçlü bir adamın mı oğlu olarak doğacağımız da bize sorulmaz.
Yani bir kapı yanda, bir sokak ötede doğsak, kaderimiz bambaşka olabilirdi.
Ha bir de, sorulsa ne olurdu ki… Seçim hakkı verilseydi, belki Sakıp Sabancı’nın çocuğu olmak isterdik; sonra bir bakmışız, ömrümüz boyunca belimizden aşağısı tutmaz, 30 IQ ile yaşamak da olabilirdi kaderin cilvesinde.
Ya da bir padişahın çocuğu olarak doğmayı hayal eder, sonra taht kavgasında, daha çocuk yaşta boğularak ölmek de olabilirdi kaderde.
Yani zengin, ünlü ya da kudretli bir babanın oğlu olmak bize doğuştan verilmiş bir ayrıcalık değil, Allah’ın bize takdir ettiği hayatın bir başlangıç noktasıdır. Sadece kullarına vermiş olduğu değişik bir imtihandır.
Yoksa bu bir üstünlük ya da kendisini insanlardan üstün görme meselesi değildir.
Kimin oğlu olursan ol, ciğerin kadar insansın…
Ama ne yazık ki kader inancı ve imanı tam oturmamış toplumlarda, zenginliğin, şöhretin, makamın babadan oğula geçtiği zannediliyor.
Bazen babasının hatırına, bazen de cahillikten, kendini bilmez bu çocuklara fazla değer veriliyor.
Avrupa’da soyluların kanlarının gerçekten de asil ve mavi renkli olduğuna inanılırmış mesela...
Bir baba, yoksulluğun içinden sıyrılıp yükselirken, gözünde bir hedef, yüreğinde bir dava varken; hayatını bütün zorluklarıyla, fırtınalarıyla başa çıkarak sürdürmüş, nice kereler ıslanmış kurumuşken...
Onun oğlu hazıra doğuverir; ekmek elden su gölden.
Onun için zorluk ve mücadele, babasından dinlediği masaldan ibarettir.
Bu zavallı çocukta, babasının vermiş olduğu savaştan bir yara izi bile yoktur.
İşte bu yüzden büyük babaların oğulları genellikle küçük adamlar olur.
________________________________________
Nice kudretli babalar vardır; zorlukla, sabırla, inançla bir hayat kurarlar.
Topluma yön verir, fikir üretir, mücadele ederler.
Sonra bir oğul gelir...
Babası uğruna ömrünü verdiği o davayı, o emeği, o birikimi — bir “soyadı hakkı” zanneder.
Babasının maddi ve manevi mirasının üzerine kurar tezgâhını ve güç zehirlenmesiyle, istediğini yapabileceğini zannederek kirletir babasının mirasını.
Bu oğulcuğa sorsan:
“Senin ne........

© Habername