Türkiye'de yabancı dil öğretimi denildiğinde, genellikle İngilizce merkezli bir tartışma yürütüyoruz. Yabancı dil deyince herkesin aklına İngilizce gelmekte ve yabancı dil odağını İngilizce oluşturmakta ve bütün planlamalar buna göre yapılmakta. Oysa Arapça da bir yabancı dil ve bu dilin öğretiminin kendine has dinamikleri var. Bütün bunlar, yabancı dil öğretiminde genel tartışmanın çok ötesinde bir paradigma değişimini zorunlu kılmakta.
Öncelikle şu gerçeği kabul edelim: Arapça, Latin alfabesi kullanan dillerden çok farklı bir dili ve bambaşka bir dünyayı temsil ediyor. Sadece alfabesi değil, düşünce sistemi, mantık kurgusu ve kültürel arka planıyla bambaşka bir evren. Bu evrene, İngilizce öğretim yöntemleriyle yaklaşmak, baştan hata yapmak demek. O zaman bu hatayı yapmalım
Bir öğrenci düşünün: Soldan sağa yazıp okumaya alışmış, harflerin birbirinden ayrı yazıldığı bir sistemle büyümüş. Şimdi karşısında sağdan sola akan, harflerin birbirine bağlandığı, her harfin kelimedeki konumuna göre şekil değiştirdiği bir yazı sistemi var. Bu, sadece yeni bir alfabe öğrenmek değil, adeta yeni bir görsel algı sistemi geliştirmek demek.
Peki, nerede hata........