TEEMMÜLDEN TEKEMMÜLE-5 Muhakemede Referans Seçimi
Akıl yürütme sürecinin en karmaşık ve en üst düzey yetenek gerektiren aşaması muhakemedir. Gerek bir fıkıh aliminin (fakihin) fetva vermesi, gerek bir yargıcın (hâkimin) hüküm tesis etmesi, gerek bir hakemin karar alması yahut herhangi bir iddiada bulunan bireyin bir yargıya varması, tümüyle muhakeme merkezinin etkin kullanımıyla gerçekleşir.
Ancak, muhakeme yetisi diğer bilişsel merkezlerden bağımsız değildir. Sağlam bir hükme varılabilmesi için toplanan delillerin, ele alınan konunun, hüküm verici öznenin ve kullanılan referans sisteminin belirli standartlara oturtulması zorunludur. Bu çalışmada, söz konusu referans sistemini ayrıntılı olarak ele alacağız.
Referans Sistemlerinin Çeşitliliği ve Temel Eğilimler
Bazı hayvanların veya tamamen nefsani güdülerle hareket eden insan gruplarının (ki bu durum, yeni doğmuş bir bebeğin davranış modeline benzetilebilir) hüküm verme süreçleri, bütünüyle nefsi referans alma ekseninde işler. Bu kesim için karşılaşılan her olgu ve algılanan her bilgi, nefsin ölçütleri ve beklentileri çerçevesinde değerlendirilerek karara (hükme) bağlanır.
İnsan, duyu organları veya hissiyat yoluyla elde ettiği anlık algı ve bilgileri, bağlı olduğu bir referans sistemine göre yorumlayıp sonuçlandırır. Örneğin:
• Tıp uzmanı (doktor), laboratuvar tahlil sonuçlarını tıp biliminin disipliner çerçevesiyle yorumlar.
• Yargıç (hâkim), sunulan delilleri hukuk mevzuatında yer alan yasalar ve hukuk disiplini üzerinden değerlendirir.
• Hakem, saha içindeki gelişmeleri ilgili spor dalının kural ve yönetmeliklerini barındıran mevzuatlarla yorumlar.
Bireysel düzeyde ise yorumlama, nefs, duygu, mantık, tecrübe, bilim ve/veya inanç gibi çeşitli referanslara dayanır. "Ben yalnızca bilime inanırım" şeklinde bir duruş sergileyen kişi, bilimi en üst referans sistemi olarak konumlandırdığını ifade etmiş olur. "Benim referansım Kur'an ve Sünnet'tir" diyen bir kimse ise en üst referans sistemi olarak İslam'ıbenimsediğini dile getirir. Hiçbir dışsal referansı kabul etmediğini savunan bir birey ise otomatik olarak kendi nefsini, duygularını, kısmen mantığını ve tecrübelerini temel referans noktası kabul etmiş olur. Şimdi, bu referans sistemlerini ana başlıklar halinde kısaca inceleyelim.
Nefs (Bireysel Benlik): Nefsin (bireysel benliğin) referans alınması, bedenin zaruri ihtiyaçlarının tespiti açısından bir zorunluluk taşır. Ancak, bu referans kaynağına ölçek ve zamanlama sınırı getirilmediği takdirde, nefsini ilah edinmeeğilimi gösteren sapmalar gözlemlenebilir. Nefs, potansiyel olarak %0-3 aralığında isabetli hükümler sağlamasına rağmen, kontrol dışı kaldığında oranında yanıltıcı yargılara yol açma riski barındırır.
Duygu: Duygular, nefse benzer ancak ondan bir derece daha üst seviyede bir referans teşkil eder. Duygulara dayalı hükümlerin isabet oranı yaklaşık %0-8 düzeyinde olabilir. Yine, kontrolsüz bir ölçekte ve zamansız kullanıldığında, -92 oranında yanılgıya neden olabilir. Öte yandan, duygusal unsurların tamamen dışlanması, vicdan ve merhamet gibi temel insani değerlerin göz ardı edilmesine yol açar. Bu dengenin önemini vurgulamak adına, konuya dair güçlü bir farkındalık oluşturan Reis Bey filminin izlenilmesi tavsiye edilebilir.
Mantık: Mantık, sürekli olarak başvurulması gereken bir referans sistemi olmakla birlikte, nefs ve duygular gibi kontrollü, ölçülü ve doğru zamanlamayla kullanılması gereken bir araçtır. Mantık bilimine ait evrensel ilkeler (aksiyomlar) tanımlanmış........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein