Kayıplar, Kazançlar…
Hayat böyle bir şey işte. Kayıplar, kazançlar, yeni kayıplar ve yeni kazançların birbirini takip ettiği bir döngü. Kayıplar deyince akla önce sevdiklerimizin bir şekilde hayatımızdan kayıp gitmesi geliyor. En acımasızı da ölüm ayrılıkları oluyor tabi ki. Bir anda bakıveriyorsunuz ki canınızdan çok sevdiğiniz annenizi, babanızı, kardeşinizi, eşinizi ya da en ağır olanı evladınızı ecel alıvermiş elinizden. Öyle ki eskilerin de dediği gibi “takdir, tedbiri bozuveriyor”. Bu hususta söylenecek en doğru söz ise yine büyüklerimizin fısıldadıklarından kulağımızda kalmış “Allah sırayı bozmasın”.
Sonrasında ise hastalıklar ya da kazalar sonrasında bir organımızın hasarlanması ya da bir uzvumuzun kaybı geliyor. Burada da yine Allah dostlarından birinin bir sözü yetişiyor ızdırap çeken ruhlarımızın imdadına “İnsan bir musibetle karşılaştığı zaman Allah’ın elinden aldıkları ile geriye bıraktıklarını mukayese ederse, musibetin şiddeti hafifler”. Daha sonra ise maddi kayıplar, iflaslar ve diğerleri geliyor sırasıyla. Fıtratımızdan neşet eden zayıflıklarımız nedeniyle çoğu kez gereğinden fazla üzülüyoruz bu kayıplara, kahroluyor, adeta hayata küsüveriyoruz. Aklımıza da gelmiyor çoğu kez “Allah sevdiği kulunun gönlünde kendi sevgisinin üstünde bir sevgiye izin vermez” gerçeği. “Eşlerimizle, evlatlarımızla, canımızla ya da mallarımızla sürekli sınanma halinde olduğumuz” gerçeği.
Ve her biri........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein