Bugün savaşın gölgesinde yaşayan savaş mağduru bir çocuğu kendi evladınız olarak hayal edin. Gece terledi mi, ateşi mi var, üşüdü mü diye kalkıp baktığınızı ve uyandığınızda yanına uğradığınızı hatta durun şöyle yapalım evladınız sıcak yatağında olmadığını hayal edelim.
Ettik değil mi?
Nasıl bir his içinize doğdu. Odanın camından aşağıya doğru bir bakın. Binanızın etrafını beton yığınları sarmış. Çığlık sesleri hiç susmuyor. Seslere biraz daha kulak kabarttığınızda seslerin birkaçını seçiyorsunuz.
“Anne lütfen ölme!” Diyor. Küçük bir kız çocuğu. Çaresizce yakarıyor Rabbine “Allahım, annemi bana bağışla!”
Apartman merdivenlerinden koşarak iniyorsun. Kulak kabarttığın sese doğru gittiğinde sesin sahibi küçük kızın kendi evladın olduğunu ölen kişinin sen olduğunu görüyorsun.
İrkildin mi birazcık olsun. Hayatın bu kadar kısa olduğunu anladın mı? İnsanlık için birçok şey yapabileceğin gibi yapmama tarafını seçmenin seni ilerde nasıl........