Yaşadığı toplumun sıkıntılarına ortak bir hayat süren Peygamber...

Hadislerle Hayat 39

Câbir radıyallahu anh şöyle dedi: Biz Hendek Savaşı gününde siper kazıyorduk. Önümüze son derece sert bir kaya çıktı.

Sahâbîler, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e gelip: – Siperde önümüze bu kaya çıktı, dediler. Resûl-i Ekrem: “Ben hendeğe ineceğim” buyurdu, sonra ayağa kalktı, açlıktan karnına taş bağlamıştı. Biz üç gün müddetle yiyecek hiçbir şey tatmaksızın orada kalmıştık. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kazmayı eline aldı ve sert kayaya vurdu, o kaya un ufak olup kum yığınına döndü.

Ben: – Yâ Resûlallah! Eve gitmeme izin veriniz, dedim. Evde eşime: – Ben, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’i dayanılmayacak bir halde gördüm, yanında yiyecek bir şey var mı? diye sordum. Eşim: – Biraz arpa ile bir de oğlak var, dedi. Ben oğlağı kestim, arpayı da öğüttüm. Eti tencereye koyduk.

Sonra ben, ekmek pişmekte, tencere de taşlar üzerinde kaynamakta iken, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’e geldim. – Ey Allah’ın Resûlü! Birazcık yemeğim var, bir iki kişiyle birlikte bize gidelim, dedim.

Resûl-i Ekrem: – “O yemek ne kadar?” diye sordu. Ben de olanı söyledim. Bunun üzerine: – “Ooo! Hem çok, hem güzel. Hanımına söyle de, ben gelinceye kadar tencereyi ateşten indirmesin, ekmeği de fırından çıkarmasın!” buyurdu.

Sonra ashâba: – “Kalkınız” dedi, muhacirler ve ensar hep birlikte kalktılar. Ben telaşla eşimin yanına varıp: – Vay başımıza gelenler! Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yanında muhacirler, ensâr ve beraberlerinde olanlarla birlikte geldi, dedim. Karım: – Sana ne kadar yemeğimiz olduğunu sordu mu? dedi, ben: – Evet, dedim.

Resûl-i Ekrem sahâbîlere: – “Giriniz, birbirinizi sıkıştırmayınız” buyurdu. Resûl-i Ekrem ekmeği koparıyor, üzerine et koyuyor ve her defasında tencereyi ve fırını kapıyor, ondan aldığını ashâbına veriyordu. Sonra yine aynını yapıyordu. Onların hepsi doyuncaya kadar, ekmeği koparıp üzerine et koymaya........

© Habername