TERÖRSÜZ TÜRKİYE MÜMKÜN MÜ? |
TERÖRSÜZ TÜRKİYE MÜMKÜN MÜ?
Son söyleyeceğimi ilk başta söyleyeyim. Ben "Terörsüz Türkiye" adı verilen bu sürecin 0 başarıya ulaşacağını düşünmüyorum. Peki, devlet bu sürecin gerçekten 0 başarıya ulaşacağını düşünüyor mu ya da hedefi gerçekten yalnızca bu mu?
15. 12. 2015. tarihinde Hendek Operasyonları yeni başlamıştı. Yani bu hafta, PKK'nın 40 küsur senelik tarihinde ilk kez strateji değiştirerek, dağdaki terör eylemlerini şehir merkezlerine taşıdığı bir diğer tarzda gayri nizamı harp çatışmalarının 10. yıl dönümü. Bu açıdan 10-15 yıl önceki süreci daha yakından ele almak ve yine bugünkü sürece daha sağlıklı ışık tutmak gerektiği düşüncesindeyim.
Her iki açılım sürecinde de ileri sürülen ve emsal gösterilen iki önemli örnek vardı. Bunlardan birincisi İngiltere-IRA, ikincisi ise İspanya-ETA görüşmeleri-müzakereleriydi. Oysa bir de Rusya-Çeçenistan mücadelesi ve münasebetleri vardı. Çeçenler ‘in efsanevi kahramanı Şeyh Şamil'den yine en büyük komutanlarından adaşı Şamil Basayev'e kadar ki yaklaşık 200 senelik süreçte, Çeçen Mücahitler Rusya'ya yer yer çok büyük darbeler indirmişlerdi. Bunların başında da Şamil Basayev'in yoldaşı yine efsane komutan Hattab'ın Nisan 1996'da gerçekleştirdiği Şatoy Pususu gelir. Sadece 50 Çeçen Mücahit, aralarında çok sayıda tank da bulunan 50 araçlık Rus konvoyunun tamamını havaya uçurmuştu. Mücahitlerin sadece 5 şehit verdiği bu baskında, 26'sı rütbeli olmak üzere 223 Rus asker öldürülmüştü. Moskova'da bomba etkisi yapan bu baskın, Rus Genelkurmayı'nda 2-3 generalin görevden alınmasına sebebiyet vermişti. Yine Boris Yeltsin'in emriyle Rus Ordusu, Çeçenistan Dağları'ndan çekilmek zorunda kalmıştı.
Bu olayın hemen akabinde 27 Mayıs 1996'da Zelimhan Yandarbiyev öncülüğündeki Çeçen heyeti, Ruslar'a ateşkes ilan ettirdi. Yine buna müteakip Cevher Dudayev'in suikastı sonucunda Çeçenistan'ın II. Cumhurbaşkanı olan Yandarbiyev, 1997'de Rus mevkidaşı Yeltsin ile barış antlaşması imzalarken giriştikleri koltuk münakaşasıyla da akıllarda kalmıştı. En nihayetinde baş köşeye oturmak isteyen Yeltsin'i karşısına oturtmayı başarmış ve eşit şartlarda bir antlaşma imzalayarak, zafer elde etmişti. 2004 yılında Şamil Basayev'in şehadeti ile Rusya karşısında her geçen gün zayıflayan Çeçenistan, günümüzde Putin Moskova’sıgüdümlü, teslimiyetçi, mafya kılıklı Ramazan Kadirov tarafından yönetilmektedir.
Bu kısa Çeçen direniş tarihini şu nedenle anlattım. 2009-2015 yıllarını kapsayan ilk açılım sürecinden bu yana, Kandil ile etkisindeki PKKlılar ve DEMliler önder dedikleri Abdullah Öcalan'a tabiri caizse "Kadirov" muamelesi yapmaktadırlar. Zira, bu ilk açılım sürecinin sonunda Öcalan bir mektup yazmış ve bizzat kurduğu tarihin gördüğü en kanlı terör örgütlerinden olan PKK'yı silah bırakmaya çağırmıştı. Bu mektup dönemin HDPsinin bir mitinginde dev bir kalabalığa karşı açıklanacaktı. Gelin görün ki, kurucu önderleri! Öcalan'ın bu mektubunu HDP eşbaşkanları ne Selahattin Demirtaş ne de Figen Yüksekdağ okumaya........