Götür Oryantalizmi Burdan Batı'ya Leylim Ley! |
Bir kaç gün önce "kayınların arasından sarım sıcak" bir sufle, mevcut çalışmakta olduğum yazı dizime ara vermeme ve yine kafamda "bir sonraki yazım" diye belirlediğim "oryantalizm" konulu yazımı, öne çekmeme sebebiyet verdi. Zira, Zülfü Livaneli'nin bir röportajı tabiri caizse kamuoyuna bomba gibi düşmüş ve tüm sayfalarda boy gösterir olmuştu. "Nazım Hikmet'in sazı" diyebileceğimiz ve yine Marksist-Leninistler ile kamalizmin hatırı sayılır ağırlığa sahip ağabeylerinden Zülfü Livaneli, II. Abdülhamid Han, Batı ve Batı merkezli tarih yazımı ile ilgili kendisinden beklenenin aksine, çok enteresan ifadelerde bulunmuştu.
Livaneli, Sultan II. Abdülhamid Han ile ilgili 2022'de yayımladığı Kaplan'ın Sırtında adlı kitabının hazırlığı sürecinde çevresindeki isimlerin kendisinden, Sultan'a karşı hücum etmesini istemişler. Livaneli, muhtemel ki Sultan'ın "zulümlerini" ispat etmek adına ilk iş olarak idam kararlarını incelemiş. Aaaa, bir de ne görsün? "Kızıl Sultan", "istibdatçı" dedikleri II. Abdülhamid Han, 34 senelik hükümdarlığında sadece ama sadece 11 idam kararı vermiş ve bunların da biri dışında hepsi adi suçlardan dolayıymış. Yine bakmış ki, çağdaşı Belçika Kralı Leopold, kauçuk işçisi çocukların kollarını kestirip tatmin olmak için de sarayına getiriyormuş. Bu şekilde 1 milyondan fazla insanın kolu kesilmiş. Livaneli'nin ifadesiyle "Ama biri ‘Kızıl Sultan’, diğeri ise gelişmiş, uygar bir Batılı"!
Yine devam ediyor:
"Batılı tarihçileri okudukça hayal kırıklığına uğruyorum. Tarihi nasıl çarpıttıklarını gördükçe şaşırıyorum. ‘Avrupa değerleri’ dedikleri şeyler… İnsan hakları, evrensel bildirgeler falan. Avrupa’nın bunlarla uzaktan yakından ilgisi yok. Gazze’de yaptıklarını görmüyor musunuz? Tarihleri baştan sona soykırımlarla dolu.
Ben Batı’yı okudukça ve anladıkça Batı’dan hoşlanmamaya başladım."
80 yaşına gidiyorken, onlarca bestesi ve kitabı olan Zülfü Livaneli gibi bir ismin, Batı'yı ve Batı merkezli tarihçiliği yeni tanıyor olması, gerçekten de acı verici bir durum. Rönesans-Reform ve Fransız İhtilali aydınlanmasının ardından bu yaşadığı "geç dönem hakikat aydınlanması" olsa gerek. Tam değilse bile, umulur ki bu kapı aralanır olmuş olsun!
Peki kimdir bu Batılı tarihçiler? Nedir bu Batı merkezli tarihçilik? Aslında sözü hiç dolandırmadan, tek kelimeyle ifade etmek gerekirse, el cevap; "oryantalizm"!
Terim olarak oryantalizm, aslında Batı'nın "Doğu" olarak nitelediği coğrafyayı ve insanlarını din, dil, kültür, gelenek-görenek, bilim, düşünce, sanat ve tarih gibi yönlerden inceleyen, araştırmalar yapan ve yine bu araştırmalar sonucunda ortaya çeşitli makaleler, kitaplar veya görsel eserler koyan disiplinin adıdır. Yani bir diğer deyişle oryantalizm, şarkiyat demektir. Aslında Doğu'dan da ziyade hedef, bizzat İslam ve Müslüman Coğrafyasıdır. Burada asıl belirleyici soru ise, Batı'nın Doğu’yu (İslam Dünyası'nı) ne maksatla tanımak istemesidir. Zira içlerinde gerçekten de Doğu'yu sanatsal veya akademik merakla ya da bir gezgin heyecanıyla tanımlamaya çalışanları olmuştur. Lakin gerçekte oryantalizm ise misyonerlik ve sömürgecilik faaliyetleriyle paralel yol almıştır. Bir nevi oryantalizm, emperyalizmin öncü birliği, keşif kolu olmuş diyebiliriz.
Cemil Meriç, Sosyoloji Notları ve Konferanslar adlı eserinde, "Kapitalizm, yaşayabilmek için fetihten fethe koşmak mecburiyetindedir. İlk kapitalist ülke olan Hollanda'da Doğu'ya karşı ilk alaka başlıyor. Dil sahasında ilk üniversiteler orada açılıyor. Herbelottahsilini Hollanda'da yapmıştır..." der.
Mesela bahsini ettiği Barthelemy Herbelot, 1625'te doğmuş. Latince'nin yanında İbranice, Süryanice ve Keldanice bilen, ilk İslam Ansiklopedisi olarak kabul edilen Biblliotheque Orientiale'yi yazan ve Binbir Gece Masallarını Batı'ya ilk kez tanıtan Fransız şarkiyatçıdır.
Merhum Cemil Meriç, aynı eserinde yine, "Batı'nın Doğu merakının temelinde mutlak olarak kapitalizm vardır." ifadesini kullanır. Kapitalizm, yani sömürgecilik ve emperyalizm!
Yine Filistin Hristiyanlarından, Amerika vatandaşı akademisyen Edward W. Said, "Oryantalizm" adlı eserinde şunları ifade eder:
"Bu müessese (oryantalizm) Doğu hakkında hükümler verir, ona ilişkin kanaatleri onayından geçirir, onu tasvir eder, öğretir, oraya yerleşir, onu yönetir; kısaca Doğu'ya hakim olmak, onu yeniden yapılandırmak ve onun üzerinde otorite kurmak için Batı'nın bulduğu bir yoldur."
Siyonizmin sürgününü yemesine ve ömrünün çoğunu Batı'da geçirmiş olmasına rağmen "bu toprakların çocuğu" diyebileceğimiz E. Said'in bu........