Orkun Özeller- Vatan Sevdası

Düşünün: Bir dağ sırtında, gece yarısı, rüzgârın uluduğu bir ovada, bir subay elinde tüfeğiyle değil, kalbiyle nöbet tutuyor. O subay, Orkun Özeller. Bordo berelilerin en cesuru, Özel Kuvvetler’in gölgesinde büyümüş bir yiğit. Ama bu hikaye, zafer marşlarıyla değil, zincir sesleriyle başlıyor. Çünkü vatan sevgisi, bazen en derin yaraları açan bir kılıç olur – ve o kılıç, en çok kendi içindeki hainler tarafından savrulur. Özeller’in öyküsü, sadece bir adamın değil, bir milletin vicdanının aynası. Herkesin anlattığı gibi değil; bu, bir kahramanın, sistemin dişlileri arasında ezilirken bile dimdik duruşunun, unutulmuş bir destanının hikâyesi. Bu, bir ihanet öyküsü – ve bu ihanet, vicdansızların eliyle yazılıyor.

Orkun Özeller’i tanımak için, önce o madalyayı reddettiği ânı hayal edin. İncirlik Üssü’nde, ABD’li komutanlar alkışlarken, plaket elinde uzatılıyor. “Üstün Hizmet Madalyası” diyorlar. Ama Özeller, kürsüde durup, “Siz, bölücü terör örgütüne silah verip askerlerimizi şehit ediyorsunuz. Benim şerefim satılık değil” diye haykırıyor ve plaketi iade ediyor. O an, bir madalya kırılıyor; ama bir ruh, çelikleşiyor. Bu reddediş, Özeller’in DNA’sında var: PKK dağlarında, FETÖ karanlığında göğüs göğse çarpışmış bir adamın imzası. 15 Temmuz gecesi, darbecilere karşı direnişte ön saflarda. Sonra, ironinin en acımasızı: FETÖ bağlantısı uydurmasıyla yıllarca zindanda. Beraat ediyor, ama yaralar kapanmıyor. Ailesi dağılıyor, hayalleri soluyor. Yine de susmuyor. Televizyonlarda, sosyal medyada konuşuyor: “Şehitlerime borcum var.” Bu, bir subayın, vatanı için her şeyi feda eden ama karşılığında ihanetle ödüllendirilen bir adamın portresi. Özeller, madalyayı reddederken, aslında bir ülkeye soruyor: “Şeref, kaç paralık?” Ve o soru, bugün hala yankılanıyor – çünkü şerefini satanlar, kahramanları zincire vuruyor.

Bu reddediş, sadece bir an değil; bir isyan. Bir milletin onurunu........

© Habererk