Din, bütün milletlerde, devletlerde, toplumlarda hayatın önemli bir olgusudur. Sadece uhrevi değil dünyevi ilişkilerin de etkileyici ve ayrılmaz bir parçasıdır.

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından 1924 yılında, 429 sayılı kanunla kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı (Reisliği), “İslam dininin itikat ve ibadet alanıyla ilgili işleri yürütmek ve dini kurumları idare etmekle” görevlendirilmiştir.

Bilahare, 1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla DİB, tek otorite haline gelmiş ve 1924-1926 yılları bütçesinde ve sonrasında din görevlilerinin maaşlarına ayrıca yer verilmiştir.

Tartışılan Diyanet

Yakın geçmişte çok insandan, “Allah affetsin, bu Diyanet olduğu sürece canım camiye gitmek istemiyor” sözünü duyar olduk. Oysa çok anlamlı atasözlerimiz var. “Gavura(!) kızıp oruç bozulmaz” gibi…

İslam dininin “ahlâk alanı” mahrem kabul edilmeli ve korunmalıdır. Bu konuda görev öncelikle İslam’ın akaitlerini bildiği varsayılan din görevlilerine, başta da Diyanet İşleri Başkanına düşer. Ki peygamber efendimizin “…ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” Hadisi Şerif’i baş köşede dursun. Zaten İslami ahlâk esaslarına uyulursa, insanlığın ne derdi kalır........

© Habererk