Bir toplumun geleceği
Bir toplumun geleceği, yalnızca ekonomik göstergelerle ya da siyasi istikrarla ölçülmez.
Asıl belirleyici olan; adalet duygusu, ahlâki meşruiyet ve genç kuşakların yarına dair olan inancıdır.
Ülkemizde bugün yaşanan krizi anlamak için bu dört kavramı birlikte ele almak zorunludur: adalet, umut, gençlik ve ahlâk.
Adaletin zedelendiği yerde umut kırılır; umudun kırıldığı yerde gençlik yönsüzleşir; ahlâkın araçsallaştığı yerde ise toplumsal çözülme kaçınılmaz hâle gelir
Adalet, yalnızca mahkeme salonlarında üretilen bir kararlar bütünü değildir. Adalet, aynı zamanda bireyin devlete, topluma ve geleceğe dair hissettiği eşitlik ve güven duygusudur.
Siyasal teoride adaletin temel işlevi, gücü sınırlamaktır.
Ancak adalet, siyasal çıkarların gölgesinde kaldığında; hukuki doğrularla toplumsal algılar arasındaki mesafe açılır.
Bu mesafe büyüdükçe, yurttaş için “haklılık" kavramı yerini “güç"kavramına bırakır.
Bugün Türkiye’de yaygın olan algı şudur.
"Hukuk herkes için ayni mi işliyor"
Bu algı doğru olsun ya da olmasın, varlığı bile devlet–toplum ilişkisini zedeler.
Çünkü adaletin en büyük düşmanı, adaletsizlik ten çok adaletsizlik hissidir.
Umut çoğu zaman bireysel bir duygu gibi ele alınır. Oysa umut, derin biçimde........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel