menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

10 Kasım: Türk’ün Başı Sağ Olsun, Başı Dik Olsun

9 1
09.11.2025

Bir Dakikalık Sessizlikte Bin Yıllık Ses

Her 10 Kasım sabahı, saat 09.05’te sirenler çalar. Şehrin sesi kesilir; motorlar, adımlar, hatta rüzgâr bile susar.

Ama o sessizlik, ölümün değil; Türk’ün kendi varlığıyla baş başa kalışının sesidir.

Çünkü o dakikada, bir millet kendi geçmişine, kendi dirilişine, kendi liderine bakar.

Atatürk’ün bedeni Dolmabahçe’de toprağa emanet edilmiştir; fakat onun ruhu, Türk’ün kalbinde, bozkırın rüzgârında, bayrağın al renginde yaşamaktadır.

O sessizlik, bir milletin “seni unutmadık” deyişi değil; “senin bıraktığın yerden devam ediyoruz” sözüdür.

Bir Milletin Küllerinden Doğan Iradesi

1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, aslında sadece Anadolu’ya değil, Türk’ün kaderine yürüyordu.

O gün Türk milleti dağınık, yorgun, yoksul ama yine de başı eğilmemiş bir milletti.

Atatürk bu iradeyi gördü, o inancı diriltti, o imanı örgütledi.

Çünkü biliyordu ki:

“Bir milletin asıl kuvveti, süngüsünde değil; yüreğindeki bağımsızlık aşkındadır.”

Milli Mücadele, silahla değil, ruhla kazanılmıştır.

Ve o ruhun adı, “Türklük şuuru”dur.

Bu şuuru Cumhuriyetle taçlandıran Atatürk, aslında Türkçülüğün devlet biçimini kurmuştur.

Cumhuriyet, sadece bir yönetim biçimi değil; Türk........

© Habererk