menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ayna...

5 8
monday

Ayna, güneş ne zaman yüzünü gösterse duvarlara hayaletimsi gölgeler düşürür; bu gölgeler sanki kulübede dolaşan eski ruhların fısıltısı gibi titreşirdi.

Anadolu’nun sislerle örtülü unutulmuş bir vadisi vardı.
Vadinin tam ortasında, zamanın yorgunluğunu taşıyan bir kulübe tek başına ayakta kalmaya çalışırdı.

Kapısı rüzgârla gıcırdar, kırık penceresinden içeri dolan soğuk hava, içerideki tek eşyayı kocaman, toz tutmuş bir aynayı her girişinde ürpertirdi.

Ayna, güneş ne zaman yüzünü gösterse duvarlara hayaletimsi gölgeler düşürür; bu gölgeler sanki kulübede dolaşan eski ruhların fısıltısı gibi titreşirdi.

Köylüler anlatırdı:
“Bu ayna hayvanlara doğruyu gösterir; insanlara ise sessiz kalır.”
Çünkü insanlar…
Her gün başka bir suretle çıkardı aynanın karşısına:
Dün milliyetçi, bugün Apo’nun ardında…
Dün İslam’ın sancaktarı, bugün Papa’nın gölgesinde…
Dün ‘kahrolsun faşizm’ diye bağıran, bugün sermayenin önünde eğilen…
Dün haram dediğini bugün helal sayan, dün hain ilan ettiğini bugün ‘stratejik ortak’ yapan…

Ayna, insanların bu kadar değişken olmasına dayanamamış; görüntüler kararıp eğrilmiş, hiçbir yüz doğru düzgün görünmez olmuş.

Bir sabah sis içinden üç yolcu çıkageldi: bir kurt, bir köpek ve bir tilki.

Yoldan geçerken rüzgâr kulübenin kapısını savurdu.

Kurt durdu, kulübeye baktı.
“İçeri bir bakalım,” dedi.

Üçü temkinli adımlarla........

© Habererk